31 Ağustos 2012 Cuma

Matrix Enerjisi - SEN SADECE GEÇMİŞİN DEĞİLSİN...

Geçmişinde yaşadığın her ne ise onunla özdeşleşmekten ve kendini onlarla tanımlamaktan vazgeçmek zamanı geldi. 

Şimdi bu anda, geçmişte kalanları düşünmeden tam da şu anda ne kadar saf, temiz ve pırıl pırıl bir ışıkla parladığını görmenin 

vakti geldi...

İçinden dışına yayılan ışığa odaklanarak arındığını ve yaratılışla bir bütün olduğunu bilmenin vakti şimdi...

Senden yayılan ışıkların yarattığı sevgi sarhoşluğunu etrafındakilerle paylaşmanın vakti tam da şu an...

Matrix Energetics - OKYANUS SENİ BEKLİYOR

Sen hep akan dalgaların içinde akan bir dalgasın ve akmamak için elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştıkça kendine zarar verdiğinin farkında değilsin. Hep tutunmak istiyorsun akamayan bir yerlere ya da akamadığı için güvenli saydığın sana b
enzeyenlere.

Sen akmak için yaratıldın, durmak ve kokuşmak için değil. Sen aktıkça büyürsün ve temizlenirsin, berraklaşırsın ve sen olmanın zevkini tadarsın ve yeni senlerle buluşursun ve bir olursun...

Sen akmaya programlı bir dalgasın, hep hareket halindeki dalganın parçası olarak düşün kendini ve istesen de duramayacağını bil. Bir kaynaktan diğer bir kaynağa akarak yenilenip okyanusa ulaşacağını hatırla ve korkmadan akmaya devam et.

Akmayı bilmediğini sanarak durdurma kendini, sen akmanın kendisinden yaratıldın, akmayı en iyi bilen sensin, sen sahip olduğun sana ait özellikleri istesen de unutamazsın, akmaya başlarsan hatırlarsın akmanın güzelliğini...

Haydi bırak kendini, hiç düşünmeden ve kendi yolundan çekilerek akmaya devam et....

Okyanus seni bekliyor...

KIZ YA DA ERKEK ÇOCUK FARKETMEZ:....

Kız ya da Erkek? Hiç farketmez, her biri bizim çocuklarımızdır, her biri en az diğeri kadar değerlidir. Siz kız çocuğu tercih etmiş olabilirsiniz ama erkek çocuğunuz doğabilir, keşke kız olsaydı diye de düşünebilirsiniz. Sandığınızın aksine ''BU ASLA BİR SUÇ DEĞİLDİR...'' Bunu hep hatırlayın ve keşkelere son verin...

Hayat bir imtihandır ve bizler yaşayarak öğreniriz... Siz yaşadığınız olayların neticesinde bir erkek çocuğun da ne kadar çok sevilebileceğini öğrendiniz... İç Dünyanızda yaşadığınız bu tecrübeler çocuğun hayatını sandığınız kadar etkilemez, sadece şu anda kendinizi suçlu hissetmeniz sizin hayatınızı olumsuz yönde etkilemektedir. Oğlunuz onu ne kadar sevdiğinizi zaten biliyor...

Bu nedenle geçmişte yaşadığınız hiç bir şeye pişmanlıkla yaklaşmayın, öğrendiğiniz şeylerin farkına varın..

Unutmayın ki ''BİZLER BU DÜNYA'DA İNSAN OLMA DENEYİMİNİ YAŞAYAN RUHSAL VARLIKLARIZ...''

Yaşadıklarınızdan asla pişman olmayın, kendinizi suçlamayın... Öğrendiklerinizi hayata geçirin ve aynı durumu yaşayan diğer insanlara da örnek olun...

Matrix Enerjisi - BU HAYAT SENİN HAYATIN...

Doktorların görüşlerine saygı gösterin; ancak şuna da inanın;

'Bu hayatın sizin hayatınız olduğunu hiç unutmadan içinizdeki sezgilere güvenin ve mucizelere inanın, Allah'a dua edin-isteyin, eğer gerçekten isterseniz hayatınızda meydana gel
ecek güzel şeylere Doktorların da sevineceklerini ve sizi örnek olarak başka insanlara göstereceklerini bilin.''

Hamileliğin süreclerinde tabii ki Doktorlara danışın, muayene olun, kontrollerinizi yaptırın, bunları ihmal etmeyin, ancak diğer taraftan içinizden sevgiyi, umudu, sevinci, güzel duyguları, rahatlamayı eksik etmeyin, sonsuz bir iman ile Tanrı'ya, İlahi Yardıma ve kendi gücünüze güvenin ve bırakın...

Gerisi kendiliğinden olacaktır...

YAŞAMI YENİDEN KUTSAMAK LAZIM....

BU DÜNYA'DA NEYİ YAŞARSAK YAŞAYALIM; ÖNCE SAKİN OLMAMIZ, TANRI'YA ŞÜKÜR HALİNDE OLMAMIZ, TEVEKKÜL İÇİNDE KALMAMIZ BİZİM SAĞLIĞIMIZ SELAMETİMİZ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ.... 

BU DÜNYADAKİ YAŞAMA, YAŞAM FORMLARINA VE KENDİ YAŞAMIMIZA SAYGI DUYMAM
IZ, HAYATI HER YÖNÜ İLE KORUYUP, YAŞAMIMIZI SEVGİ VE BARIŞ İÇİNDE SÜRDÜRMEMİZ BÜTÜN YARADILIŞ İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ...

MALA, MÜLKE, ARAÇLARA, EVLATLARA... KISACASI HİÇ BİR ŞEYE AŞIRI BAĞLANMADAN YAŞAMIN KENDİSİNİ KUTSAMAK, SAF YAŞAM DUYGUSUNU HİSSEDEREK ÖZGÜRCE YAŞAMI SÜRDÜRMEK...


BELKİ DE GERÇEK İHTİYACIMIZ BUDUR...

NE DERSİN?

Matrix Energetics - İÇİNDEKİ GÜCE İNAN....

Bu Dünyada bilinçli-bilinçaltı düzeyde neyi hisseder-düşünürsek Dünya da bize onunla karşılık verir...'' Bu bir ilkedir. 

Hayattan beklentileriniz özellikle bilinçaltı düzeyde ne ise onu yaratırsınız hayatınızda ya da onu çekersiniz hayatı

nıza...

O nedenle, düşüncelerinize, duygularınıza çok dikkat edin, kullandığınız sözcüklere önem gösterin, farkına varınca da değiştirin...

Kendinize her gün, her yerde uykudan önce-sonra ''HERGÜN HER YÖNDEN DAHA İYİYE GİDİYORUM''' demeye başlayın artık...

Eğer gerçekten isterseniz; Çocuğunuz da olabilir, hatta sağlıklı çocuklarınız da olabilir... Doğacak çocuklarınızda belki çok güzel hisleri yeniden algılayabilirsiniz ama önce bunu istemeli, izin vermelisiniz... Diğer taraftan başınıza gelen hiç bir şey için, hatalarınız için şimdi hala pişmanlık duymayın, kendinize kızmayın, sadece hatalarınızdan ders alın ve öğrenin, bu sizi geliştirecektir...

Her olay bizleri geliştirecek bir sınavdır... Ancak olaylara önce bu algı ile yaklaşmak gerekir...

Bunu asla unutmayın, asla başkalarını da suçlamayın...

O vakit bir şeylerin farklı olmaya başladığını göreceksiniz...

AY BENİM İÇİN BAŞKA BİR ŞEYDİR......

Ben sevgili AY'a başka gözlerle bakarım her zaman. Bilirim ki çoğu insan ona sadece bir ay gözüyle görüp geçerler. 

O AY ki bizim yaşamlarımızda çok önemli bir yere sahiptir. O Ay ki bizim manyetik alanlarımızı, enerjimizi, kimyamızı, duyg

ularımızı etkiler. Hatta kan dolaşımımızı bile farklı yönlere sevk eder.

Ben, ona uzay aleminden en yakınımızdaki kürenin havada duruşu olarak da bakarım, inanılmaz bir mucize misali tepemizden geçer gider üzerimize düşmeden. Onun şahsında görürüm tüm yıldızlar aleminin güzelliğini. O anlatır bana diğer yıldızların hikayelerini.

Üzerindeki her bir kratere bakarım bıkmadan. Karanlık yerlerinin yarattığı masumca gülen bir kız figürüne bakarak el sallarım yüreğimin derinlerinden sevgi ile.

O hep yanı başımızdadır annesinin etki alanından kurtulamamış yeni evli bir kız çocuğu gibi dolaşır durur Dünya Ana'sının eteğinin dibinde. Gözünü alamadığından Anasından kendi etrafında bile dönemez gönlünce...

Ne güzel bir şeydir O, ne sevimli bir tanıdıktır O, her ay 2 defa ziyaret ederken bizleri şekilden şekile girer Güneş Babasının ışıkları ile onun selamını iletir karanlık gecelerin kuytularından...

Bakın şimdi gökyüzünde ve tam dolunay olarak bize bakıyor bugün.. Mavi Ay diyorlarmış bu günkü haline onun ve getirdiği güzelliklerin methiyeleri anlatılıyor Facebook sayfalarında...

Seviniyor, evet seviniyor ve gülümsüyor insanlara ve Dünya Anasına şöyle sesleniyor; ''ANNE İNSANLAR BENİ HATIRLADILAR VE BENİ SEVİYORLAR'' diyerek....

Sen de seviyor musun O'nu ve hissedebiliyor musun O'nun duygularını, açarak ellerini alabiliyor musun sana getirdiği hediyeleri?

Ve teşekkür ediyor musun yüreğinin derinliklerinden?

Sevgiyle....

SEN GÜCÜN TAM KENDİSİSİN.....

Sevgili Dostum,
Sen, sadece sıradan bir İNSAN değilsin.... 
Sen; şimdi, daima, ezelden beri ve de ebediyen; 

''TANRISAL BİR VARLIKSIN''

Sonsuz, öncesiz-sonrasız, sınırsız, limitsiz, mükemmel ve her şeyi ile güce tam sahip olan bir varlıksın...

Sen gücün tam kendisisin...

SENİ SEVEN VE KORUMAK İSTEYENLERE ÇOK İNANMA, KENDİNE İNAN....

İçinden; kendinin zayıf, yetersiz ve eksik olduğunu zannederek daha iyi, daha mükemmel olmasının gerektiği düşüncesiyle dışarıya karşı; daha güçlü, daha mükemmel, yeterli hatta daha fazlasını oynamak bir insanın düşebileceği en acıklı durum
lardan birisidir.

Güçlü görünmek adına, yardım almaktan kaçınıp hep vermeye çalışırlar ve sonunda alamayan her şeyin başına geldiği gibi tükenir giderler. Ne yazık ki insanların pek çoğu bu oyunu oynamayı seviyorlar...


Aslında zannettiğin gibi değildir durum, sadece öyle olduğunu sanmaktasındır, çünkü bunlar sana birileri tarafından öğretilmiştir, hem de onu en çok seven ve korumak isteyen en yakınları tarafından. İşin en acı yanı da budur ya genellikle. Kaş yapalım derken göz çıkmakta, iyilikten maraz doğmaktadır adeta...

Sevgili dostum; asla eksik olmadığını, zaten yeterli, tam ve mükemmel olduğunu gerçekten bilerek, sadece kendin olman, olduğun gibi davranman, ihtiyacın olduğu durumlarda da yardım almaya açık olman her şeyi çözecek ve sana çok iyi gelecek...

28 Ağustos 2012 Salı

Matrix Energetics/Matrix Enerjileri ** ŞİFANIN SARHOŞLUĞU İLE GÜLMEK....

Bazı Matrix Energetics (Matriks Enerjileri) çalışmalarında uygulamayı paylaştığım kişi Enerjiye öyle açık bir durumda ve değişimlere öyle açık durumdadır ki, daha ben elimi uzatmaya başladığımda kendine gelmekte olan dalganın farkına (bilinçaltı düzeyde) vararak ne olduğunu bile anlamadan yere düşer bazen yerde dakikalarca kalır, gülebilir, ağlayabilir ya da sessizce yatar yerde. O nedenle genellikle çalışma sırasında bu tür kişiler için bir yardımcı bulundurmayı tercih ederim.

İşin komik yanı şu ki; eğer bana o anda yardım amacı ile gelen kişi de enerjiye çok açık bir kişi ise bu defa iki kişinin de yere serildiğini görmek kaçınılmaz bir hal alır. O zaman üç kişi birden yarı sarhoş bir halde (Matrix Enerjisi'nin etkisiyle) başlarız gülmeye kahkahalarla... En güzel anlar da bu anlardır.

Dünyanın bütün kaygıları, kendi oluşturduğumuz sınırlayıcı kalıplar, mecburiyetler geride kalır ve özgürlüğü hissederiz ve de sevginin kokusunu duyarız ruhumuzda...
Yenileniriz, gevşeriz, rahatlarız, enerji ile şarj oluruz adeta bir pil gibi... 

Değişmesi, yenilenmesi gereken ne varsa değişir, yenilenir. Bomboş bir zihin hali ile uykuya gitmek harika olur. Bu nedenle çalışmanın sonunda isteyenlere 15 dakika uyku molası veririm ki bu anlar gerçekten çok şifalı anlardır...

Şu anda hissedebiliyor musun....? Şifa geliyor ve içinden akıyor... Sen ister ve izin verirsen... 


Harika !

Quantum Touch-Kuantum Dokunuş; ŞİFAYI İSTEMEK VE ŞİFALANMAK...

Başka bir gün, bir Bayram ziyaretine gitmiştim, eşimin ağabeyinin evinde oturmaktaydım. Devlet Görevlisi olan Ağabeyi oturdukları lojmanda yandaki bir komşularının belindeki rahatsızlık nedeniyle yaklaşık 1 haftadır yataktan kalkamadığını söylemiş, ona yardımcı olup olamayacağımı sormuştu. Ben de her zaman olduğu gibi hemen adamın yandaki dairesine giderek onunla konuştum. Yardım alıp-almamak konusundaki niyetini sordum. Yani izin aldım. Adam izin verdiği için çalışmaya başladım ve yaklaşık 1 saat süre ile çalıştım...

Çalışma sırasında ağrıları geçiyordu, adamı ayağa kaldırıp yürütüyordum ve bir müddet sonra ağrılar tekrar başlıyordu, bunu bir müddet daha uygulayıp o günkü çalışmayı bitirdik. Benim o anda hissettiğim; adamın işini çok sevmediği ve biraz dinlenmek istiyor olması idi... Belki duygusal olarak da yükleri vardı... Daha sonra başka bir gün tekrar bir kısa çalışma daha yaptık ve bir daha çalışma yapmadım...

Bir müddet sonra da işine tekrar başladığını duydum, artık normale döndüğünü, ameliyat olmasına da gerek kalmadığını eşimin ağabeyine söylemişti ve bana da selam göndererek teşekkürlerini iletmişti...

Tabii ki ben de çok sevindim...

Kuantum Dokunuş/Quantum Touch - ŞİFA, İYİLEŞMEK YA DA İYİLEŞMEMEK

Ben Kuantum Dokunuş Enerjisini çok severek kullanırım. İçerdiği bir çok tekniğin bir arada kullanılması ile yapılabilecek çok şeyin olduğunu gördüm. Bunlardan bir tanesini anlatmak isterim;

Benim Annemin arkadaş çevresi oldukça geniştir. Annem benim enerji ile yaptığım şeyleri arkadaşlarına anlatmaktan çok hoşlanır, hatta bundan gurur bile duyar. Yine günlerden bir gün böyle anlatmaya başlayınca, arkadaşlarından bir tanesi elinde ve dirseklerinde ağrılar olduğunu bunun kendisini çok zorladığını Anneme anlatmış ve yardım istemiş. 

Annem de bana söyleyince birlikte evinde küçük bir ziyaret yaptığımız yaşlı Teyze ile çalışamaya hemen başladık. Ağırlıklı olarak kolları, dirsekleri ve elleri ile çalışma devam etti ve ağrıları yaklaşık 45-50 dakikalık bir çalışma sonunda tamamen geçti. 

Ben, yaşlı kadının sevinçten yüzünün gülmesini beklerken kadının bir telaşa kapıldığını hissettim. Aslında bilerek ya da bilmeyerek içsel bir sıkıntıya kapıldığını duyumsadım. Kadın artık bizim gitmemizi istiyordu, adeta bizden rahatsızlık duymaya başlamıştı. Ben de Anneme hemen bu durumu ileterek gitmemiz gerektiğini söyledim. Derhal evden ayrıldık... 

Bu tür durumlarda insanlar iyileştiklerine sevinmeyi bir yana bırakıp zihinlerinde ürettikleri genellikle onlar için önemli olan bazı konulara (çoğu zaman da maddi konulara) geçişler yaparak, iyileşme isteğini ikinci plana atabiliyorlar, uzaklaşıyorlar, bunu çok gözlemledim... 

Bu nedenle de eş, dost, akraba, komşu vb. insanlarla yapılacak çalışmalarda insanların kendilerini rahat hissetmeleri ve çalışmaya daha da açık bir zihin ile girmeleri açısından bu nevi (özellikle ücret alıp-almama) konuların açıkça konuşulması gayet olumlu netice veriyor...

Bir Üstadın (Dr. Eric PEARL) bizlere söylediği gibi; insanlar ücretini ödediklerinde veya borçlu hissetmediklerinde iyileşmeye daha açık oluyorlar ve hak ettiklerini bilerek rahatlıyorlar...

Daha sonraki konuşmalarında Anneme ağrıların tamamen geçtiğini belirten yaşlı teyze bana da selamlarını iletmişti... 

Aldım ve sevgi ile kabul ettim.

REİKİ DİYOR Kİ.....

REİKİ diyor ki;

Sevgili Dostum,


Özellikle bugün Özgür ve Mutlu ol,


Özellikle bugün Sevin,


Özellikle bugün Korunmaktasın,

Şuurlu olarak Anı Yaşa,


Bolluk ve Bereketi Müteşekkirlikle Kabul Et,

Aileni, Öğretmenlerini, Büyüklerini Say-Sev,

Ekmeğini Dürüstçe kazan,

Başkalarını kendin gibi Sev,

Her şey için Şükran duygusuyla dolu ol,

Tüm Canlılara karşı Sevgi dolu davran,




Ve Ben de diyorum ki;

'Hayata Hizmet et, Unutma, Hayata Hizmet aslında Kendine de Hizmettir.''

REİKİ NEDİR? - 8

REİKİ; ellerle çalışılsa da asla masaj değildir. Ancak, masajla birlikte kullanılabilir.

Zihin kontrolü ve hipnoz değildir. 


Biyoenerji çalışması değildir çünkü biyoenerjide Şifacı kendi enerjisini kullanır, REİKİ'de ise Evrensel Yaşam Enerjisi'ne aracılık edilir.

Bir dinsel öğreti, mezhep ya da tarikat değildir.


REİKİ birkaç seansta bizi dertlerimizden kurtaracak sihirli bir metod değildir.


İlçlardaki gibi yan etkisi yoktur ve asla tıbbi tedavinin yerine geçmez, tıbbi tedaviyi destekler ve güçlendirir. Zaten sağlık bütünseldir.

Mikao USUİ'nin insanlığa armağan edilmesine sevgiyle aracı olduğu REİKİ Şifa Enerjisi ruhsal, zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak dönüşüm ve dengeye ulaşmamıza yardımcı olan, zeki ve şefkatli bir vasıtadır. 


Evrenin, Kaynağın bize hediyesidir. 

Teşekkürler.

REİKİ NEDİR? - 7 - REİKİ'NİN İLKELERİ.....

REİKİ’yi uygulamaya başladıktan sonra zaman içinde Mikao USUİ’nin aşağıda yazılı olan 5 Temel Prensibindeki özelliklere ulaşılmak amaçlanır ve tavsiye edilir.

Bu prensiplere; bir insanda zaten olması gerekli özellikler de diyebiliriz.

Yalnızca bugün için;
*Alçak gönüllü ol (Öfkelenme),
*Güven içinde olduğunu bil, mutlu ve özgür ol (Tasalanma),
*Kendine ve başkalarına karşı şefkatli ol (Hürmet et),
*İnsan ve iş ilişkilerinde dürüst ol (Ekmeğini dürüstçe kazan)
*Yaşadığın her şeye minnettar ol

Bu ilkeler; her gün düşünülüp yaşam biçimi haline getirilirse, hastalıkların ruhsal,, zihinsel, duygusal ve de fiziksel ilacına ve huzurlu bir dinginliğe ulaşılır. Bu da hayatınıza mutluluğu davet etmenin gizli bir yöntemine ulaşmak demektir

REİKİ NEDİR? - 6

Bedenimizde her Endokrin Bezinin karşısında kolaylıkla Yaşam Enerjisinin gireceği Çakra adı verilen enerji kapıları vardır. 

Bu kapılara ellerimizi koyarak bedenimize enerjiyi alırız.

REİKİ; bilgisini almak, içselleştirmek ve hayata geçirmek için uygulayıcılara 3 farklı seviyede verilir; 


REİKİ I; Fiziksel Seviyede, 


REİKİ II; Zihinsel/Duygusal Seviyede ve Uzaktan Şifa, 


REİKİ III; Ruhsal Seviyede ve Master Seviyesi.

Bunu daha uzun seviyelerde veren ekoller de vardır.


Uygulayıcı geliştikçe bir üst seviyenin uyumlanması gerçekleştirilir.



REİKİ NEDİR? - 5

Pekiyi, neden hepimiz bu şifa enerjisinin ileticileri değiliz?

Potansiyel olarak doğduğumuz andan itibaren ileticiyiz, bebekliğimizde Kaynak enerjisini çok güçlü aktarırız. Büyüdükçe modern dünya öğretileriyle oluşan şekillenmemiz, dünyamızın olumsuz enerjileri olarak isimlendirdiğimiz düşük enerji titreşimleri, bizim alanımıza daha çok yerleşir ve Kaynak ile bağlantımızı unuturuz. 

Doğal yapımız olan gevşeme ve rahatlık hali, zamanla gerilim, rahatsızlık, hastalık haline dönüşür, enerji akışının doğal yolları/meridyenler bloke olur, durgunlaşır. Tekrar kullanabilmemiz bir REİKİ Eğitmeni/Masterı tarafından uyumlanmamızla yani doğal REİKİ yolunun tekrar açılmasıyla gerçekleşir.

REİKİ NEDİR? - 4

REİKİ; fiziksel ve spiritüel/ruhsal alemlerin buluşma yerinde konumlandığından maddi dünya ile saf ruh dünyası arasında bir köprü gibi çalışır. REİKİ Enerjisiyle birlikteyken Evrenin yaşam enerjisini indirip kendi kişisel Yaşam Enerjimizle birleştiriyor gibi hissederiz. REİKİ sanki bizi Kaynak Enerjisine bağlayan uzatma kablosu gibidir, Kaynak Enerjisiyle maddesel dünyamızın bütünleşmesini gerçekleştirir. REİKİ gerçek bir sevgi dalgasıdır, dokunduğu her şeyin içindeki en iyiyi ortaya çıkaran saf enerji titreşimidir.

İnsan bedeni kendi sağlığını sürekli ve otomatik olarak koruyacak şekilde tasarlanmıştır Bizim koyduğumuz tüm engellere rağmen vücudumuz gece-gündüz kendini beslemek, canlandırmak, yeniden inşa etmek, gevşemek, dengelemek ve iyileştirmek için çalışır. İnsan bilinçli olarak zihnini Şifaya yönlendirebilecek güçtedir. Karnımız ya da başımız ağrıdığında veya bir yerimiz zedelendiğinde, kesildiğinde ellerimizi içgüdüsel olarak o bölgeye koyarız. 


Anneler hemen çocuğunun ağrıyan yerini okşarlar. Neden bunu yaparız? Farkında olmadan iç güdüsel olarak elimizden akan enerjiyi (sevgiyi/şefkati) aktarırız. Başımızın tepesinden kalbimize, oradan ellerimize ulaşan doğal bir enerji yolu vardır ve spiritüel enerji ellerimizde kullanmamız için hazırdır.

REİKİ NEDİR? - 3 REİKİ'NİN GELİŞİMİ....

REİKİ, 1800’lerin sonlarında Mikao USUİ’nin araştırmacı kimliğiyle yarattığı bir yöntemden kaynaklanmıştır. 1865-1930 arasında yaşayan Mikao USUİ’nin bizzat yetiştirdiği bugün yaşları 100-120 arasında değişen öğrencilerinin anlattığına göre, USUİ bu yöntemini “kişisel mükemmelliğe ulaşmak için bir yöntem” olarak tanımlar ve Mükemmel İnsan Yetiştirme Okulunda kullanırmış.

Mikao USUİ; Gittiği Çin, Avrupa, Amerika gibi ülkelerin kütüphanelerinde araştırmalar yapmış, kutsal metinleri, dünyanın büyük dinlerini, Çin Tıbbını, batıda yaygın olan geleneksel tıbbı, astrolojiyi, psişik yetenekler gibi konuları araştırmış.


Bu araştırmaları ona, Mu Medeniyetinde, Atlantis’de ve Mısır’da o eski çağlarda kullanılan ve ortak özellikleri olan bir şifayı fark ettirmiş. Bu farkındalıkla yaşamın amacını bulmaya kendini adadığında Japonya’da Kurama dağına çekilerek oruca başlamış. Orucun 21.ci gününde gökten gelen bir enerji topunun üçüncü gözünden içeri girmesiyle şifa uyumlaması almış ve aynı anda ani bir kavrayışı deneyimlemiş.

 
Bu kavrayışı okulunda öğrencilerine bilinçli bir şekilde uyguladığında ruhsal, zihinsel ve bedensel şifalarının da gerçekleştiğine tanık olmuş.


Mikao USUİ okulunda öğretisini her bireyin yeteneğine ve ilgisine göre titizlikle uygularmış. Bu nedenle öğrencilerinin hepsi aynı şekilde öğrenmemişler. Bugünkü Reiki çeşitliliğinin kökeninde bu olsa gerek. Reiki’yi herkes kendi algılama yeteneğine göre algılar ve öğrenir. Reiki, kişiye özel çalışır deriz.


Usui’nin son zamanlarında Japon donanmasından 3 subay öğrencisi olmuş. Bunlardan Dr. Chujiro HAYASHİ, USUİ’nin yöntemini hastalarında kullanmış ve onların hızla iyileştiklerini görmüş. 1938 de tedavi ettiği Hawai'den gelen hastası Bayan Hawayo TAKATA’ya da uzun ısrarlarını kıramayarak REİKİ Tekniğini uyumlamış ve öğretmiş. Bayan TAKATA 1970 de Amerika’ya göç edince 10 yıl boyunca REİKİ eğitimleri vermiş ve 22 kişiyi de Reiki Eğitmeni (Master) olarak yetiştirmiş, REİKİ tüm Amerika'ya ve oradan da Dünyaya bu Eğitmenler vasıtası ile yayılmış.


Tıbbi tedaviyi güçlendirdiği için Amerika ve Avrupa’da Hastanelerde kullanılmasına izin verilmiştir.

REİKİ NEDİR? - 2

Enerji Şifası/Titreşimsel Tıp kendisini çeşitli isimlerle ifade eder. 

Çok eski zamanlardan beri insanlar bu iyileştiren gücü farklı yöntemler ve farklı isimlerle insan bedenine yönlendirmişlerdir. Bazı kültürlerde bu enerjiye; 


*Prana (Hindistan), 

*Baraka (Müslümanlar), 
*Ruaş (Yahudilerde), 
*Chi (Çin), 
*Ki (Japonya), 
*Mana (Polonezya), 
*Orenda (Kızılderili)
*Orgon Enerjisi (Wilhelm REİCH), 

*Hayvansal Manyetizma (F.A.MESMER), 
*Archaeus (Paracelsus) 

gibi isimler konulmuştur.


REİKİ; Ruhsal Güç / Evrensel Yaşam Enerjisi olarak tercüme edilen Japonca bir sözcüktür.

REİKİ NEDİR? - 1

REİKİ/Evrensel Yaşam Enerjisi ellerin bedene teması ile uygulanan kolay ve kuvvetli bir Enerji Şifa Uygulamasıdır. 

Tüm canlı bedenler ısı ve enerji yayarlar. Bu yayılan Enerji Yaşam Gücünün bizzat kendisidir. Ünlü Fizikçi Albert EINSTEIN E=MC 2 diye betimlediği meşhur formülünde; madde ve enerjinin birbirine dönüşebilen aynı evrensel özün ikili ifadesi olduğunu kanıtlamıştır. Bu evrensel öz her şeyde var olan zeki enerjidir, titreşimdir. Bu evrensel enerjinin, bedene yönlendirilmesi ve bedeni iyileştirme girişimine Enerji Şifası diyoruz. 

Tıp doktoru Dr.Richard Gerber; ünlü kitabında enerji şifasını Vibrational Medicine Titreşimsel Tıp olarak ifade eder. Bedende elektro-fiziksel ve hormonal fonksiyonların yanı sıra hücresel yapıyı koordine eden gizli enerji düzenleri de vardır. Bu düzenin işleyiş şekli fiziksel bedendeki sağlığı veya hastalığı gösterir.

REİKİ - BİR ŞİFACININ DUASI....

‎Ben bir şifacıyım, Evrensel Yaratıcı Güç ile birlikte hizmet ediyorum,
 

Almak isteyen izin veren herkese Evrensel Yaratıcı Güçten gelen Şifayı aktarıyorum 

Evrensel Yaratıcı Güç her şeyi bilir ve ben kendimi O'na bırakırım, 


O ne gerekirse onu yapar ve O zamanında olur, 


O Yaratıcı Güçtür. Kendimi, Evrensel Tek Yaratıcı Güce/Kaynağa açıyorum,

Ben ona aitim, O'ndan geldim ve yine O'na geri gideceğim,


Şimdi, tam şimdi O benim içimde ve ben O'nun içindeyim,

Ben O'yum ve O ben,

Aslında ben zaten yokum sadece O var her yerde, her şeyde, her zaman...

Ve tam şu anda O'nunla birlikteyim,

Varlığımın Tanrısallığı ile şimdi bu anda bilmem gereken her şeyi biliyorum,

Daima tüm Evren ile bağlantı halindeyim,

Evrensel Yaratıcı Güç her şeyi bilir ve her şeyi yaratmaya kadirdir,

Bu bilinç ile O'na teslim olarak, yaptığım her Şifa Seansına tüm varlığımla aracılık
ediyor ve izin verip bırakıyorum...

REİKİ - ÖZGÜR İRADEYE SAYGI VE İZİN ALMAK....

‎Enerji ile Şifalandırma çalışmalarında daha çok, enerjileri azalmış olan bir varlığa enerji verilerek, Ona enerjilerini arttırabilme fırsatı sunulur. Hastalıkların bir çoğu bu yolla şifalandırılabilir. Ancak, varlık kendisine sunulan bu Yaşam Enerjisi'nin bir kısmını ya da tamamını kabul etmeyebilir, burada Özgür İrade Yasası devreye girer. 


Bu nedenle Enerji ile Şifalandırma Çalışmaları'nda mutlaka şifa alacak kişiden izin alınmalıdır. Hatta bazen, şifayı alacak olan kişi sözlü olarak izin verse bile kalbinden bu izini vermediğinde, enerjinin akışını bilerek ya da bilmeden durdurduğunda Enerji Şifa Çalışması asla tam randımanlı olamayacaktır ki bu da şifayı veren kişi tarafından genellikle hissedilecektir...

Matrix Enerjisi-ENERJİ İLE ŞİFA ÇALIŞMALARINDA UYGULAMACININ FARKINDA OLMASI GEREKEN HUSUSLAR....

Unutmamak gerekir ki, yapılan Enerji ile Şifalandırma çalışmasında Uygulayıcı sadece aracı yani kanaldır. 

Çalışmanın sonucunda ortaya çıkacak netice; olumlu ya da istenilen sonucun alınamadığı şekilde olabilir. 

Her ne olursa olsun, sonuçları Uygulayıcı asla kendine mal etmemeli, bu konudaki beceri ya da yeteneklerinden fazla bahsetmemeli veya kendini suçlamamalıdır. 

O; elinden gelenin en iyisini saf niyeti ile ortaya koymalıdır, gereken zaten yapılmaktadır. 

Şifalandırmanın sadece kendisi tarafından değil de kendisi kanalıyla İlahi Kaynak tarafından yapıldığını ifade eden bir Uygulayıcı gerçeği söylemektedir...

REİKİ VE ŞİFALANMAK...

Bir Dost'tan gelen yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. İnsanın sevgi ile neleri başarabileceğini anlatıyor;

''Hayatımda uzlaşamadığım bir kişiye karşı içimde nefret barındırıyordum. Bu durum vücudumda direkt "diş" problemlerine neden oluyordu. Bunu biliyorum. Dişlerimde kemik erimesine sebep oluyordu. İki ameliyat geçirmiştim, ama rahatsızlığım devam ediyordu. Ancak hem Sevgili Şanal ve Işık Hocalarımın olumlamaları, hem de özellikle Turgut Hocamın inisiyasyonu ile açıldığım muhteşem enerji REİKİ sayesinde, 3 ay sonra çekilen röntgen filmimde Doktorumun da şaşırdığı sağlıklı bir kemik yapısına kavuştum. :) Elbette tıbbi tedavimi sürdürdüm. Artık; "Affetme"'nin huzurunu ve asıl yaşanılanların kendimle ilgili olduğunu ve beni zorlayan bu kişilerin benim tekamülümde en büyük hocalarım olduğunu biliyorum. Ve onlara içtenlikle teşekkür ediyorum. Bana açtıkları bu bilinç düzeyi için. Teşekürler bir kez daha.''


REİKİ, Affetmek, Arınmak, Farkındalık, Sevgi....

REİKİ ŞİFA SİSTEMİ VE GÜVENMEK....

Reiki'ye güven dostum, o sana verilmiş bir armağan, kutsal bir hediye, asırlar öncesinden gelen bir hediye. Asla kullanmamazlık etme, eğer öğrendiysen insanların faydalanacağı bir şekilde hizmet et Reiki ile, Bütüne hizmetini göster, O sana bir armağan olarak geldi, sakın küçümseme, yetersiz veya modası geçmiş olarak nitelendirme, saygı göster, Tanrısal Kaynaktan gelmekte olan Reiki Enerji Sistemine ve diğer Enerji Sistemlerine. 

O görevini eşsiz bir ustalıkla ve nezaketle kendini farkettirmeden, adeta tereyağından kıl çeker gibi halleder, sen farkına bile varamazsın neler olup bittiğininin. Sen kendini ona teslim et çağırdıktan sonra ve ellerinden akarken Reiki Enerjisinin Bilgeliğine ve öngörüsüne saygı göster. İzin ver ellerine, kalbinden gelen komutlara ve onlara tüm kalbini açarak in
an, hatta inanmanın da ötesinde bil, eğer birlikte çalışma yaptığın kişi de aynı şekilde enerjiye kendini açar ve izin verirse, hayalini bile kuramayacağın mucizelerin yaratıcısı olursunuz, öyle mucizelere şahit olursunuz ki siz bile inanamazsınız. Başkalarını düşünün bir de!

Aranızdan bazıları bu söylediklerimizi başarıyor, izin veriyor Reiki'nin akışına ve kendini ona teslim ediyor ve Reiki en iyisini gerçekleştiriyor her zaman, dozunda, zamanında ve kişinin hakettiği kadarını ona gönderiyor, veriyor. Ne güzel değil mi? Akıllı ve zeki bir Enerji ve Rehberlerle çalışmak. Harika bir tecrübe, yaşayan ve yaşatan için müthiş bir yükseliş.

Katıl sen de Reiki ailesine ve keyfini çıkart Şifanın verme ve alma safhalarını, sen de şifalan verirken ve alırken, farkına bile varmadan hayatla olan bağlarının ve algılarının değiştiğine şahit olarak yaşa bu mucizeyi. Haydi şimdi Şifa zamanı ve Reiki ile Bütüne, İnsanlığa ve Tanrısal Varoluşa Hizmet edelim, birimiz hepimiz için, hepimiz de birimiz için, Dünyamızda Cennetin yaratıcıları arasına katılalım... 

BİR BİRİMİZLE BAĞLANTI HALİNDEYİZ FARK ETSEK DE ETMESEK DE...

Hep söylediğimiz üzere; bir birimiz ile her düzeyde bağlantı halindeyiz. Farkında olsak da olmasak da. Biyolojik, Kimyasal, Atomsal düzeylerde hep birlikteyiz, kendimizi ayrı sansak ta bu böyle. 

İlave etmeliyim ki bunun yanı sıra Zihinsel düzeyde Duygusal düzeyde, Morfik düzeyde, Bilinçaltı düzeyde bağlantılarımız sürmekte, hem de Evrensel düzeyde olmakta bütün bunlar... 

Evrenin 'Holografik Yapısı' içinde her saniye içinde defalarca Evrenin sonsuzluğuna mesaj gönderip, tekrar yeni mesajlar almaktayız ışık hızından bile hızlı düzeylerde....


Hep bağlantıdayız....

REİKİ VE ÇAKRALARIN BAĞLANTISI.....


İnsan sadece Fiziksel Beden değildir, yanı sıra Enerji Bedeni ile de bütünlüğünü sağlar. Atom altı düzeyde enerji, bedenimizin içinde ve dışında dalgalar halinde akar durur. Akış hiç değişmez, alış-veriş devam eder. 

Alış verişin sağlandığı noktalar, giriş-çıkış noktalarından 7 tanesi hayati önem taşır ki bunlara çakralar denilir. Her çakranın bir rengi, işlevi ve bağlı olduğu bir salgı bezi bulunur. 

Omurgamız üzerinde Enerji Bedenimizin önünde ve arkasında yer alan bütün çakraların birbirleri ile de iletişimleri ve dengeleri mevcuttur. Her çakra önemlidir (Zihinsel, Duygusal, Ruhsal, Fiziksel düzeylerdeki) ayrı-ayrı görevini ifa etmekle insan sağlığı ve bütünlüğüne hizmet eder...

Reiki de İnsanın Enerji Bedeni ve Çakraları üzerindeki bozulmuş dengelerin düzenlenmesinde, dolayısıyla kimyasal ve biyolojik dengelerin kurulmasında hizmet eder...

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Matrix Energetics-ENERJİ İLE ŞİFA ÇALIŞMALARINDA; İZİN VERMEK, BIRAKMAK...

Bir çok insanla Enerji ile Şifa çalışması yaptım. Benim bu çalışmalarımın bir kısmı oldukça uzun sürebiliyor. Burada şunu belirtmeliyim ki; çalışmayı paylaştığım kişinin çalışmaya hazır olması, (bilinçli-bilinçaltı düzeylerde) paylaştığımız bu seansa açık-kapalı olması; çalışmanın kalitesini, süresini etkilemektedir.

Bazen öyle olur ki çalışmayı alan kişi farkına varmadan bana karşı koyar, bunu elinde olmadan yapar. Çünkü böyle alışmştır. Kontrol etmeye çok alışmış adeta onun kişiliğinin ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Bulunduğu her ortamda kontrolün elinde olmasını (bilerek ya da bilmeyerek) ister, hatta komutlar vermeye çalışır. Kafaları doludur ve kafalarından atamadıkları düşünceler vardır çoğu kez. Bu durum tabiidir ki uygulayıcı açısından da zorlayıcı bir durumdur.

Tabii ki yolları var bu durumu aşmanın, zaman her şeyi çözer bu durumlarda ve çalışmayı alan kişi yavaş yavaş çözülür, rahatlar ve gevşer çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ve kendinde meydana gelen farklılığın farkına varır çoğu kez ve genellikle ''Çok rahatladım, ben ne kadar gergin ve katıymışım, şu anda o kadar rahatım ki, aklıma hiç bir şey gelmiyor'' şeklinde cümleler kurarlar...

Bir kısım insan ise çalışmaya tamamen kendini açarak, uygulayıcıya güvenir ve bırakır kendini çalışmanın kollarına ve bu durumda akış hemen başlar, şifa da bunu beklemektedir adeta ve üçlünün ortak çalışması keyifli bir hal alır. Doğrusu şudur ki böyle çalışmaların bitmesini üç taraf ta istemez. Herkesin aldığı bir şey vardır bu nevi çalışmalarda. Herkes şifalanır ve kendi payına düşeni alır.


HER ÇOCUĞUN HAYATI DEĞERLİDİR....

Ben enerji ile sağaltım çalışmaları yapmayı seven bir kişiyim. Bu amaçla yurt dışına seyahatler de yapmaktayım. Bunlardan birisi olan Ukrayna/Kiev seyahatim sırasında bir duvarı üzerinde ''Askere gitmekte olan 4 küçük çocuğun'' hatırasına yapılmış bir küçük heykelcik ve altına konulmuş taze çiçekler gördüm. Bu heykelcik ile ilgili fotoğrafı Hüseyin Turgut Sayın Facebook sayfasının Hayata Hizmet (Açık Grup) bölümüne ekledim. Aşağıdaki yazı bununla ilgilidir.

Bu fotoğrafı ben çektim. Kiev'in arka sokaklarında gezerken bir apartmanın duvarında savaşa giden çok küçük yaştaki çocukların anlatıldığı bu küçük heykel ve altındaki çiçek dikkatimi çekti... Çocuklar çok ufaktı ve omuzlarında da silahlarla savaşmaya gidiyorlardı... Onlar hakkında kısa bir yazı da bulunmaktaydı.. Gerçekten ne diyeceğini bilemiyor insan... 

Haklı ya da haksız, sebep her ne olursa olsun; çocukların savaşa alet edilmesi, bu şekilde durumları yaşamak zorunda bırakılmaları, onların ruhsal dünyalarında tamiri mümkün olamayan izler bırakır... 


Belki de bu onların kaderi idi ve yaşamaları gerekiyordu.. Onu bilemem ama, şunu; 


' ÇOCUK OLMANIN, İNSAN OLMANIN, SEVGİ-BARIŞIN KIYMETİNİ VE DE HAYATIN NE KADAR GÜZEL VE YAŞAMAYA DEĞER OLDUĞUNU'' artık çok iyi biliyorum... 


Onların aziz hatıralarına ve kaderlerine ben de buradan sevgi ve saygılarımı sunuyorum...

25 Ağustos 2012 Cumartesi

HAYATIN VE DOĞANIN İÇİNDEKİ BENZERLİK VE YETENEKLER HAKKINDA BİR DENEME...

Doğanın, tabiatın içinde amaçsızca gezmeyi dolaşmayı severim ve boş gözlerle bakarım etrafıma. Etraftan gelen her şeye açarım kendimi ve bilirim ki benim dikkatimi çekecek bir şeyi hemen algılayabilirim. Ben farkına bile varmadan bir şey benim dikkatimi çeker ve eşleşir beynimin ya da zihnimin içine kayıtlı bir duyusal faktörle. Bu görsel, hissi, duyusal, dokunsal, tadsal ya da kokusal olabilir.

Böyle bir yeteneğim olduğunu bilerek salarım kendimi gittiğim her yerde. Algılarım açıktır o anda ve gelen hiç bir şeyi kontrol etmeye çalışmadan boş bir bakışla bakarım bulunduğum ortama ve hemen bilgiler gelmeye başlar bana ve zihnimde eşleştirmeler oluşur kendiliğinden. Bu nedenle şehrin en umulmadık noktalarında gezerken hiç aklıma bile gelmeyen bir sanatçıyı, sporcuyu vb. hemen tanırım, küçücük bir detayından yakalarım açık algılarımla.

Bununla ilgili bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim; günlerden bir gün gece saat 00.30 sıralarında İstanbul'un bir sahil semtinin parkında gezinirken ağaçaların altındaki bir bankta bir adamın kafasının karanlıktaki izdüşümü dikkatimi çekti ve o anda içimde gerekli eşleştirme yapılmıştı bile, evet bu O idi, yani Orhan GENCEBAY idi o kafanın sahibi olan kişi. Gerçekten doğru mu diye merak ederek yanına doğru gittim ve yüzünü görebilecek kadar yaklaştım karaltıya. Evet aynen hissettiğim gibi karanlık, kuytu bir köşede, halkın içinden bir kişi ile belki de hayranı ile sohbetediyordu Orhan GENCEBAY.

Bu bende o kadar gelişmiş bir durumdur ki (belki sizde de aynı durum vardır) daha önce gördüğüm bir kişiyi ona has bir hareketinden hemen tanıyabilirim. Mesela bir futbolcuyu yüzünü görmeden bile koşma şeklinden, topa vuruşundan, bir şarkıcıyı elinin küçük bir hareketinden hemen farkedebilirim kalabalık arasında olsa bile. Bazen düşünürüm ve gülerim kendi kendime ''Acaba magazin gazetecisi, ya da fotoğrafçısı mı olmalıydım?'' diyerek...

Bazen de doğanın içinde boş-boş dolaşırken gördüğüm bir kaya, ya da bulut, ya da ağacın olağanüstü çağrışımlarını hissederim içimin derinliklerinde. Eşleştiririm bilinçaltımın yardımıyla bunları bende olan bir şeylerle.

Aslında işin özü şu ki insanların kendine has bir çok yetenekleri var ve insan oğlu çok değerli bir varlık...Her birimizin ayrı yetenekleri, istidatları var, belki de önemli olan bunların farkına vararak, kullanabilmektir...

Aşağıdaki fotoğrafları da yine Karaman-Mut seyahatimde çektim; bir kartal başı, bir uzaylının kafası, küçük bir taş üzerindeki sanki bir İmparator'un el sallayışı vb. Bunlar hep doğanın içinde aynı günün devamında yakaladığım şeyler..

Siz de deneyin bakalım neleri yakalayabileceksiniz...

Haydi kolay gelsin Dostlarım...

23 Ağustos 2012 Perşembe

YETENEĞİNİ KULLAN, İÇİNDEKİ GÜCÜN FARKINA VAR....

Geçenlerde eşimin yeğeni ile sohbet ediyorduk. Daha yirmili yaşların çok başında olan kardeşimiz yeni aldığım elektro gitarımın bazı özellikleri hakkında sorular sormaktaydı. Ben de ona cevaplar verirken birden; ''Çalmayı denemek ister misin, çalabiliyor musun hala?''diye sordum... Ondan gelen cevap ise ilginçti; ''Vallahi abiciğim bir zamanlar çalmayı denedim ama bende yeteri kadar yetenek yok sanırım'' dedi... 

Yetenek aslında kimden gelir, eğer bir zamanlar çalabilmeyi başarmışsan demek ki yeteneğin vardır, yetenek Tanrı'nın bizlere bahşettiği bir şeydir, bana göre çok değerlidir ve geliştirilmesi gerekir, bunun için de içinden gelerek yapabiliyorsan yeteneğin üzerine gitmek gerekir. 

Üzerinde uğraştıkça, kafa yordukça ve zaman ayırdıkça hem sevgide artış hem de yeteneğin gelişmesinde hızlanma olur. Adeta sende var olan ve sana bahşedilmiş olan kutsal bir emanet sen izin verdikçe yolunu açtıkça ve destekledikçe kendiliğinden ileri gider...

Aslına bakarsan yetenek Tanrıdan gelen doğal-içsel bir güçtür bana göre ve sen gücün farkına varıp ona izin verdikçe güç senin bedeninde akmaya başlar ve kendini ortaya koyarken güçlenir, ayrılmaz bir parçan haline gelir, neticeleri ise yüz güldürücüdür genellikle. Hele bir de kalbinin birleşik alanını açabilirsen bu yeteneğine o zaman tadından yenmez bir hal alacaktır..

Eğer var ise bir yeteneğin ve seviyorsan onu kullanmayı ama vakit ayıramıyorum diyorsan sen yanlış yapmaktasın Dostum. İzin ver yeteneğinin ortaya çıkmasına ve derslerine, işine, aşına gösterdiğin özeni yeteneğine de göster artık. Çünkü belki de sen sadece bu Tanrısal yeteneğini sunmak için geldin bu hayata...

Kurtar kendini sol beyinin mantıksal alanından ve güvende olma çabalarının yarattığı soluk hayatın sokaklarında dolaşmaktan... Biraz da sağ beyinin bilinmeyen yaratıcı alanlarında ve sokaklarında dolaş ve izin ver içinden akan nehirin gücüne, akmasına... O zaman hayat daha da keyifli olacak inan... 

İçindeki güce odaklan ve hisset içindeki yeteneğin kudretini. 
Star Wars/Yıldız Savaşları filmindeki genç kahramanın bilgisayarını kapatarak hedefi sadece içsel gücünü kullanarak vurması gibi vur arzu ettiğin hedefleri birer birer...

Hem daha kolay hem de çok zevkli....

Matrix Energetics - MUCİZELERE İNANMAK VE BEKLEMEK....


Hristiyan Alemi'nin kutsal kitabı İncil'in aşağıda da belirttiğim Etkin Dua Bölümünde (7/7-8);

"Sor ve o sana verilecektir, araştır ve bulacaksın, kapıyı tıklat ve kapı senin için açılacaktır. Soru soran herkes karşılığını alacaktır ve araştıran herkes bulacaktır ve kapıyı çalan herkese kapı açılacaktır"

MATTHEW 7;7-8



Devamı da var ilerleyen bölümlerinde(7/9-11);

''İçinizden hanginiz oğlu ekmek isteyince ona taş verir? Ya da balık isteyince ona yılan verir? Kötü kişiler olan sizler çocuklarınıza nasıl iyi armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Baba'nız da  kendisinden dileyenlere iyi armağanlarını eli açıklık ile verecektir!'' 

MATTHEW 7;9-11


Sen neyi soruyor ve neyi almak istiyorsun? Alabileceğine ne kadar inanıyor ve ne kadar güveniyorsun? Kime soracağını, hangi kapıyı çalacağını araştırıyor musun ya da hiç aradın mı? Kapı senin için açıldığında ne yaptın ya da ne yapacaksın? Hep sorular var ve de cevaplar...

Mucizeleri alacağına inanırsan onları alacaksın... Buna inan, güven ve bil...

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Matrix Energetics - İSTEDİĞİNİ ALACAKSIN, KAPI AÇILACAK....

"Sor ve o sana verilecektir, araştır ve bulacaksın, kapıyı tıklat ve kapı senin için açılacaktır. Soru soran herkes karşılığını alacaktır ve araştıran herkes bulacaktır ve kapıyı çalan herkese kapı açılacaktır"
MATTHEW 7;7-8

Sen neyi soruyor ve neyi almak istiyorsun? Alabileceğine ne kadar inanıyor ve ne kadar güveniyorsun? Kime soracağını, hangi kapıyı çalacağını araştırıyor musun ya da hiç aradın mı? Kapı senin için açıldığında ne yaptın ya da ne yapacaksın? Hep sorular var ve de cevaplar...

Mucizeleri alacağına inanırsan onları alacaksın... Buna inan, güven ve bil...

Matrix Energetics - GEREKTİRECEK BİR ŞEY VAR MI YOKSA .....?

Bir Dostumuz soruyor; yeni bir enerji seansı almam gerekir mi?Gerektirecek bir şey olarak düşünmeyelim, bunu belirleyecek olan sensin, ihtiyaç duyuyor muyum yoksa kendimi gayet iyi dengede huzurlu ve yaratıcı, hayattan zevk alan bir halde görüyor muyum? diyerek. Eğer cevaplar evet ise; problem yoktur... Ufak-tefek herkesin ihtiyaçları olabilir ama bazen şartlar ağırlaşıp yardım almak ihtiyacı doğabilir. İnsanlar o anda tek başına  halledemeyeceklerini  düşündükleri problemler yaşayabilirler. O anlarda yardım almakta fayda görür ve bu yardımlara kendilerini açarlarsa yardım gelir ve gerekeni yapar... O zaman bu soruya cevap yine senden gelmelidir.... 

Gerek var mıdır yeni bir çalışmaya?


Cevap sendedir Dostum...

Matrix Energetics - SEÇİMLER SANA AİT, YAŞAM DA....

Mucizelerin olabileceğine dair düşünceleri, inançları ve kapıları hayatınıza ne kadar çok açabilirseniz, onların hayatınıza o kadar doğal yollardan girdiklerini görebileceksiniz.

Hayatımıza bakış açılarımızla gerçekleştirdiğimiz ''yaşamı filtrelerden geçirme ve sınırlandırma işleminin'' farkına varmakta fayda var... 

Günlük yaşamda kullandığımız 'Mantıklı Düşünme' dediğimiz ve farkına varmadan uyguladığımız Yaşam Şeklimizin kökünde ''Doğduğumuz andan---> bugüne kadar yaşadığımız her olayın zihnimizde oluşturulmuş ve kaydedilmiş kalıplarının bulunduğunun'' farkına varmamız çok önemlidir. 

Bu kalıplara uygun olmayan bir olayı yaşamış, bir şeyi görmüş ya da duymuş olmamız halinde, zihnimizin devreye girerek, yaşadığımız durumu kalıplara uydurmak adına ''sildiğini, çarpıttığını ya da kendine uygun hale getirdiğini'' bilerek bu kalıplara uygun olmayan bir olayla karşılaştığımızda 'inanamamamız-yok bu gerçek olamaz diye düşünmemiz' işte bu yüzden meydana gelmektedir.

Mucizeler olabilir, yaşanabilir, gerçekleşebilir fakat ancak buna izin verirsen, inanırsan, günlük bakış açılarını genişletirsen, limitlerini kaldırıp kalıplarını kırabilirsen realitende mucizelerin nasıl da doğduğuna şahit olmaya başlayabilirsin... Değilse her gün yanı başında mucizeler yaşansa bile, sen onlara birer oyun gözüyle bakıp, geçeceksin ve belki de hiç farkında bile olamadan yaşayıp göçeceksin...

Seçimler sana ait.... Yaşam da....

BİR DOSTA MEKTUP; ŞİFACI, ŞİFA VE DENGE YA DA DENGESİZLİK....


Değerli Dost; 
Bana göndermiş olduğunuz iletide duygularınızı ve düşüncelerinizi çok güzel anlatmışsınız. Harika bir şekilde kaleme almışsınız. Aslına bakarsanız kendi sorularınızın cevaplarını kendi yazınızın içerisinde zaten vermişsiniz:

''Öte yandan elbette bunu yaparken yardım eden kişi efor sarf ediyor, zaman harcıyor. Ve onun da hayatını sürdürebilmek için maddi kaynağa ihtiyacı var. Ama bunun dengesi nasıl sağlanır? Örneğin hayatında ciddi anlamda maddi blokajları olan ve neredeyse hayatını zor sürdüren birisi bana danıştı ve yardım istedi. Belki de borç içinde. Ve bu blokajı kaldırmak için ben de tonlarca para talep etsem işin içinden nasıl çıkılır? Ciddi kanaması olan hastayı acilden geri çevirmek gibi geliyor bana. Ve sonra da diyorum tamam hiçbir şey talep etmeden kendimi gerçekten ihtiyacı olan zor durumda olanlara adamak isterim ama bu defa da benim hayatım diye birşey söz konusu olmayacak....''

Siz bu soruların cevaplarını zaten biliyorsunuz, başka bir kişiye-kuruma da danışmaya ihtiyacınız yok. Ancak, mantıklı tarafınız bu sözleri başkalarından da duyarak bunun doğru olduğunun tasdikini bekliyor... 

Doğrusu şu ki her insan hayatta yaptığı seçimlerle kendi yolunu çizer, yaşamını kurar. Şimdi sizin önünüzde de yaptığınız seçimlerle ve aldığınız kararlarla ve hayata bakış açılarınızla yeni yolların önünüze açıldığını görüyor-hissediyorsunuz. Unutmayın ki seçimleri yapacak olan bu Özgür Seçim Alanında sadece sizsiniz... 

Size sadece şunu söyleyebilirim ki bu da zaten yaşamın değişmez kurallarından biri olarak tarafınızdan bilinen bir şeydir; ''Denge ya da Balans..'' Her ne olursa olsun hep buna dikkat edin... 

Şifaya aracılık yaparken, size şifa uygulanırken, öğretilirken ya da öğrenirken sorular sorun kendinize; ne aldım-ne verdim? Bu alış-veriş denge içinde gerçekleşti mi? Daha iyisi nasıl olurdu? Bunu yaparken içimdeki ses müsterih mi, rahat mı yoksa kalbimin orta yerinde bunun yanlış olduğunu söyleyen bir duygu mevcut mu?

Yaptığım her ne ise, bunu sevgi ile mi, kaygı ile mi, sadece menfaat sağlamak amacı ile mi, sevilmek için mi, faydalı olabilmek için mi, Tanrı'nın sevabını-sevgisini kazanmak için mi yapıyorum? Bu beni mutlu ediyor mu, daha sonra pişmanlık duyuyor muyum, acı çekiyor muyum, bir daha yapmamak için yeminler ediyor muyum, kullanıldığımı-değer görmediğimi hissediyor muyum, karşılık bekliyor ama alamıyor muyum? vb. gibi içinizde oluşan her ne var ise bunlara bakın, iç sesinizi dinleyin, kulak verin... 

Cevabın yanı başınızda olduğunu göreceksiniz... Bu soruların cevapları sizde zaten mevcut. Benim size vereceğim cevaplar benim iç sesimin ya da yarattığım realitenin cevapları olacak ve bu cevaplar belki de sizin gitmekte olduğunuz yolun etki altında kalmasına neden olacaktır. Bunu çok tercih etmiyorum... Çünkü belki siz yapacağınız seçimlerle daha iyi noktalara daha kısa sürelerde varacaksınız ya da tam tersi olacak...

Şifa işi yapan-öğreten Üstad'lardan birisi; yapılan araştırmalarda şifa alan kişiler ya da bir Doktor'dan yardım alan kişilerin ücretini ödediklerinde daha çabuk iyileştiklerinin istatistiklere yansıdığını belirterek  ücret alınması taraftarı olduğunu ifade etmişti...

Şifa alarak kendini borçlu hissedenler ama ödemeye gerçekten gücü olmayanlar ve kendini borç yüzünden değersiz ya da iyileşmeyi hak etmediğini hissedenler olduğu kadar, bu borcu hissedip de ödememek için kendine bahaneler uyduran ve şifaya aracılık eden kişiyi başından savmanın yollarını arayan kişilerin de var olduğu bir gerçektir... Dikkat ederseniz burada da bir görecelik mevcuttur...

Bu durumda sağlanması gereken şey ''Denge''dir. Duruma, zamana, kişilere, ihtiyaca göre denge taraflar arasında bir şekilde sağlanır ya da sağlanmaz... Buna taraflar karar verir ve uygulamaya geçirirler, sonuçlarına da katlanırlar...

Özgürsünüz, hürsünüz ve sevgi dolusunuz, bunları derinden hissediniz, başkalarını sevdiğiniz kadar kendinizi de seviniz, kendinize ve yaşamınıza değer veriniz ve en önemlisi de kimseye acımayınız, hatta kendinize bile... 

Unutmayın ki kim her neyi yaşıyorsa bunu kendi iç Dünyasında bilerek-bilmeyerek kurgulamakta olduğundan yaşamaktadır... 

Bize düşen; birazcık bile olsa onlara farklı realitelerin de olduğunu gösterebilmek, esinlendirmek, cesaretlendirmek, destek olmaktır...  Niyetimiz güzel olduktan sonra gerisi zaten ilgili Makamlarca halledilmektedir.... Tabii ki buna ihtiyaç hissedenlerin izin verdiği kadar, ihtiyaç hissetmeyenlere de zaten kimse bir şey veremez...

Şifa çok değerlidir ve ne kadar değerli olduğunu kimsenin belirtmesine de ihtiyacı yoktur, o gelir ve gereğini yapar, ona hak ettiği değeri ya da değersizliği etiketleyen insanlardır ve bu görecelidir. O vardır ve her yerdedir... Bazen aracı vasıtası ile olur bazen de kendiliğinden, onu yürekten isteyen, hak ettiğine inanan herkes alır... Bu çok tabii bir durumdur...

Evet, Denge (ya da Balans) de çok önemlidir. Her zaman ve her yerde bulunur ya da bulunmaz... Olduğu yerlerde düzen, güzellik ve sevinç hali vardır...  Şimdi size de  kendi dengelerinizi kurmak düşüyor... Bunu kolayca yapabileceğinizi görüyor ve biliyorum...

Kolay gelsin.. Sevgiler...