30 Nisan 2013 Salı

QUANTUM TOUCH - KUANTUM DOKUNUŞ HAKKINDA HER ŞEY...

Bob Rasmusson isimli bir şifacıdan etkilenerek Richard Gordon tarafından kurulmuş olan QUANTUM TOUCH genellikle ellerin kullanılarak uygulandığı bir şifa uygulamasıdır. Diğerlerinden uygulama olarak farklı bir tekniktir de diyebiliriz.. Gerçekten öyle hızlı etkiler yaratır ki, Şifayı Alan Kişide de olağan üstü olduğunu düşündürür. Nazik, hafifçe, bastırmadan yapılan bir dokunuşun sonunda; ağrıların azaldığını, tamamen kaybolduğunu, yaraların hızla şifalandığını, kemiklerin kendilerini yeniden düzenlediklerini izleyebiliriz. Bu bazen anında olur, bazen de bir kaç gün içinde. Ne fark eder ki. Bu tekniği öğrenip, uygulama yapabilmek için vücut taramalarını geliştirici meditasyonlar, farkındalığı arttırıcı çalışmalar yanı sıra özel nefes teknikleri üzerinde eğitim almalısınız. Quantum Touch yani Kuantum Dokunuş; doğal şifadır, güçlü bir yöntemdir. Herkesin, kendisine ve başkalarına yardımcı olmak için doğuştan gelen bir yeteneği olduğunu bilir. Çeşitli nefes ve enerji farkındalık egzersizlerini birleştirerek yaşam gücü enerjisini (Life Force, Chi, Ki, Biyoenerji, Prana, Orenda, Mana, vb) şifalarda kullanmamızı sağlar. Evrende zaten varolan ve farkında olmadığımız için yararlanamadığımız bu enerji, hafif dokunuşlarla kendimizin veya başkalarının enerji titreşimlerini yükselterek vücudun kendi kendini iyileştirmesine aracılık eder. Kuantum Dokunuş eğitimi alan bir kişi, kendisine ve başkalarına şifa verebildiği gibi uzaktakilere de şifa gönderebilir.

Quantum Touch-Kuantum Dokunuş; vücudun kendi iyileşme sürecini kolaylaştırarak ona destek sağlar, yaşam gücü enerjisini yükseltmek üzere eğitim alan Uygulayıcı Şifaya aracılık eder. Sevgi şifanın özüdür, sevgimizin hayal edebileceğinizden çok daha fazla etkisi vardır. Sevginin olanakları gerçekten olağanüstüdür. Bütün yaratılmış varlıkların bedenleri mükemmel bir donanıma sahiptir. Tüm organlar ve dokular insan zekâsının çok üstünde bir düzende çalışır ve her canlının olması gereken bir titreşim seviyesi vardır. Canlının bedenindeki enerjinin titreşim seviyesi düştüğünde ise bu denge bozulur ve hastalıklar görülmeye başlar ki bu bir süreçtir. Kuantum Dokunuş Şifa Çalışması; hastalık olarak adlandırabileceğimiz her türlü durumda korkmadan, çekinmeden kolaylıkla uygulanabilecek bir Teknik olarak dikkat çekmektedir. Bu durumlar; Fiziksel olabileceği gibi Duygusal ya da Mental-Zihinsel de olabilir... Fiziksel, Zihinsel, Duygusal her türlü dengesizlik, rahatsızlık durumlarında şifa olarak Quantum Touch uygulanabilir; Kuantum Dokunuş, bedenin düşük titreşimli bölgelerinin yüksek titreşimli bölgelere uyumlanmasını sağlayarak şifanın gerçekleşmesine aracılık eder. Kuantum Dokunuş uygulayıcısı, Kuantum Dokunuş tekniklerini uygulayarak kendi enerji frekansını en yüksek seviyeye çıkarır. Uygulayıcı, elleriyle bedendeki düşük titreşimli bölgeye dokunduğunda, o bölgenin zayıf olan enerjisi kendisine sunulan bu yüksek titreşime rezonansa girerek uyumlanır.

Kuantum Dokunuş'un anlattığı dokunuş; sadece fiziksel bir dokunuştan ötedir. Araştırmalar, incelemeler de bunu doğrulamaktadır. Doğduğu andan itibaren sürekli dokunularak (kucağa alınarak, sevilerek, öpülerek vb) büyütülen bebeklerin, bu duyguları alamadan büyüyen aynı yaşdaki akranlarına nazaran daha sağlıklı ve hızlı geliştikleri, daha az hastalandıkları ve bağışıklık sistemlerinde daha güçlü oldukları izlenmiştir. Sevgi ile içten gelerek yapılan normal bir dokunuştaki etki gerçekten çok fazladır. Bu aslında doğuştan sahip olduğumuz (ve çoğu zaman da ihtiyaç duyduğumuz) sevgi ile yoğrulmuş Evrensel Yaşam Enerjisinin ihtiyaç hisseden bir başkasına ulaştırılmasıdır. Quantum Touch Şifası uygulanarak;

-Karpal Tünel Sendromu,
-Baş ağrıları, Migren vb. ağrılar,
-Boyun ağrıları,
-Bel ağrıları, tutulmalar,
-Siyatik ağrıları, buna bağlı bacak ağrıları,
-Omuz ağrıları,
-Kalça, Boyun dengesizliği, eğriliği,
-Çene eklemindeki (TMJ) problemler,
-Skolyoz, duruş bozukluğu, kalça, kafatası kemiği dengelemesi,
-Kaslardaki gerginlik, sıkışma ve donukluk, bacaklardaki ağrıların giderilmesi,
-Spor yaralanmaları, kırık-çıkık tedavi sonrası şifayı hızlandırma, yaraların hızlı iyileşmesi,
-Bağışıklık Sistemini güçlendirme, toksinlerin atımı, bağımlılıktan özgürleşmeye yardım,
-Gerginlik,-Bel, boyun fıtığı ve diğer fıtık problemlerinde, çeşitli kas, kemik ağrılarında ve diğer problemlerinde,
-Öfke, nefret, stres, içsel bunalımlar, kin, kırgınlık, içe kapanma vb konular,
-Duygusal Blokajların çözülmesi, Ruhsal arınma ve ruhsal şifa,

Ve bunlara benzer; bel fıtığı, göz problemleri, sinüs, diş, diş eti, boyun sorunları, romatizma ve multipl sklerozun şifalanmasına yardımcı olur. Pekçok sorunda şifa çalışması olarak destek olmaktadır.

Hüseyin Turgut Sayın
Quantum Touch Certified Instructor&Practitioner

Tabii ki Doktor Kontrolünde yaptırılması gerekli; Tıbbi Teşhis, Tetkik ve Tedavileri ihmal etmeden, Destekleyici bir Şifa Yöntemi olarak kendinize ve yakınlarınıza sandığınızdan çok daha fazla yardımcı olabilecek bir şifa uygulamasıdır.

23 Nisan 2013 Salı

FARKINDA OLMAK...

Farkında olmak, değişmek, dönüşmek ve bunlara açık ve istekli olmak harikadır. Güzel dönüşümlere ve yükselişe giden yol sizlerin arzusu ve niyeti ile başlar ve devam eder.. Yükseliş yolunda ilerlemeye olan ilgi ve alakanızın istikrarlı bir şekilde hep devam etmesi umudu ile.. 

ŞİFAYA KAVUŞMAK İÇİN; ODAĞINI VE DENGENİ FARK ET...

ODAĞINI VE DENGENİ FARK ET...
Hayatın boyunca genel olarak nelere odaklandığının ve dikkatinin nelerin üzerinde olduğunu fark etmeye özen göster. ''Sevgiye mi yoksa Korkuya mı daha fazla odaklanıyorsun?'' Dikkatin yapabileceğin güzel şeylere mi yoksa karşılaşabileceğin olumsuzluk ve kayıplara mı daha fazla odaklı? Fark et, hisset, farkına var. Odaklandığın şeyler arasında dengeyi kurabildiğinde işler yoluna gitmeye başlayacaktır. Bazen bir tarafa bazen de diğer tarafa geçebilirsin. Ancak, kotrolsüzce ve farkında olmadan hep bir tarafa aşırı gidiyor ve orada sürekli kalmaya başlıyorsan Dengeni de kaybetmeye başladın demektir. Dengeni fark et.

ŞİFA YOLUNDA; SANA YAPILMASINI İSTEMEDİĞİN ŞEYLERİ...

SANA YAPILMASINI İSTEMİYORSAN...
Kızmış, darılmış, kırılmış ya da gücenmiş olabilirsin. Sana hiç beklemediğin hareketleri ve tavırları göstermiş olabilir. Eskiden Dost saydığın kişi şimdi rakibin durumuna geçmiş hissedebilirsin. Olaylar senin kontrol edemeyeceğin şekillere de bürünmüş hale gelebilir. Yine de hissettiklerinin, duygularının ve düşüncelerinin farkına varmaya gayret et. Sana yapılmasını istemediğin şeyleri o kişiye yapmaya karar vermeye başlamak üzere olduğunu anladığında şöyle derin bir nefes al ve kendine şu soruyu sor; ''Evet tamam da, şimdi ben ne yapmaya çalışıyorum, bu yaptığım gerçekten doğru bir davranış mı, bunu yapmayı gerçekten istiyor muyum, bu tavır ve davranış beni hangi yöne götürüyor Işığa mı yoksa Karanlığa mı?'' Cevapları bekle. İnan bana doğru cevaplar gelecektir. Derin bir nefes al, rahatla ve gevşe, sakinleş, daha geniş bir açıdan bak duruma ve kendine... Görecek ve anlayacaksın... Sana yakışanı yapmaya başlayacaksın.. Ben sana inanıyorum, sen de içindeki Sevgiye inan ve gereğini yap... Haydi korkma... Yol çok yakın...

ŞİFA İÇİN; DEDİKODULARA BOŞ VER, YOLA DEVAM ET...

DEDİKODULARA BOŞ VER... YOLA DEVAM ET...

Kendini hiç üzme kardeşim, inandığın yolda devam et... Konuşulanlara ve konuşanlara üzülme, sadece; ne konuşuldu, ne dediler, doğru mu diyorlar, söylediklerinde haklılar mı? bunlar üzerinde bir düşün ve kendine farklı açılardan bak... Eğer söylenenlerin doğru olduğuna kanaat getiriyorsan gerekli düzenlemeleri yapabilirsin ama sadece dedikodudan ibaret ise o zaman üstünde durmana hiç gerek yok...

BİR DOST

ŞİFA YOLUNDA: EĞER ONLAR SENİ KENDİLERİNE UYDURMAK İSTERLERSE...

SENİ KENDİLERİNE UYDURMAK İSTERLERSE...
Eğer onlara uymak istiyorsan, uyabilirsin... Bence hiç mahzuru yok, ya sana göre? Nasıl yaptıklarını biliyorsan önemli değil, başa çıkarsın ya bilmiyorsan? O zaman durum değişir. Onlar bilirler adamlarını, ne zaman, nerede, hangi damarına basacaklarını çok iyi bilirler. Onlar biliyor da sen farkında değilsen, yandın demektir. Enerjini kaybetmeye, yerlere düşmeye, belki de yerlerde sürünmeye hazırlıklı olmalısın Dostum. Seni kızdırdıklarında, tahrik edici sözler söylediklerinde, seninle alay ettiklerinde ya da muzipçe bakarak, dudaklarını yana kaydırarak gözlerini süzdüklerinde; etkileniyorsan, içine atıyorsan, sert karşılıklar veriyorsan ya da onların bitmek bilmez acı hatıralarını saatlerce ses bile çıkartamadan dinliyorsan, gidiyor demektir Dostum, sendeki değerli ne varsa... Farkına varmalısın. Farkında olmalısın. Neyi, neden yaptıklarının. Ne yaparsan ne olacağının. Merkezinde kalmalısın. Kendinde kalmalısın. Korkmadan, sevgiyle ve inançla. Ve görmelisin bunu sana yapanların maskelerinin arkasındaki gerçek yüzlerini... Anlamalısın...

Eğer onlara uymak istiyorsan, uyabilirsin... Bence hiç mahzuru yok, ya sana göre? Nasıl yaptıklarını biliyorsan önemli değil, başa çıkarsın ya bilmiyorsan? O zaman durum değişir. Onlar bilirler adamlarını, ne zaman, nerede, hangi damarına basacaklarını çok iyi bilirler. Onlar biliyor da sen farkında değilsen, yandın demektir. Enerjini kaybetmeye, yerlere düşmeye, belki de yerlerde sürünmeye hazırlıklı olmalısın Dostum. Seni kızdırdıklarında, tahrik edici sözler söylediklerinde, seninle alay ettiklerinde ya da muzipçe bakarak, dudaklarını yana kaydırarak gözlerini süzdüklerinde; etkileniyorsan, içine atıyorsan, sert karşılıklar veriyorsan ya da onların bitmek bilmez acı hatıralarını saatlerce ses bile çıkartamadan dinliyorsan, gidiyor demektir Dostum, sendeki değerli ne varsa... Farkına varmalısın. Farkında olmalısın. Neyi, neden yaptıklarının. Ne yaparsan ne olacağının. Merkezinde kalmalısın. Kendinde kalmalısın. Korkmadan, sevgiyle ve inançla. Ve görmelisin bunu sana yapanların maskelerinin arkasındaki gerçek yüzlerini... Anlamalısın...

ŞİFAYA YOLCULUK; KİME GÖRE, NEYE GÖRE YAŞAMAK...

KİME GÖRE, NEYE GÖRE YAŞAMAK...

Başkalarına göre yaşayan biri olsaydım, şimdi bu anda yapmakta olduğum hiç bir şeyi yapamayacak durumda kalmış olurdum. Bu durum beni geriye doğru götürmüş ya da yerinde saymış kılardı. Ama Ben çağrının farkındayım ve 'Çağrıldığım Yere' doğru gitmeyi seçiyorum. Gelişmeye, dönüşmeye, ileriye yani Tekamüle... Belki daha da ötesine...

ŞİFA İÇİN, DUYGULARINI İFADE ET...

Eğer doğru olduğuna yürekten inanıyorsan, deneyimlemiş ve yaşamışsan 'içinden geleni' korkmadan söyle, konuşarak, yazarak, çizerek ve müziğe dökerek, beden dili ile ifade et. Yeter ki dışarıya çıksın duyguların. Duygularını ifade etmekten korkma. İncitmeden, kırmadan, nazik ve kibarca yapabilirsin. Sana verilen aklı, mantığı, sezgileri kullanarak yap bunu. İnan ki sana iyi gelecek... Sonunda onlar seni daha iyi anlayacaklar ve sen de onları daha derinden anlayacaksın.. Özde aynı olduğunu görecek ve daha da yakınlaşacaksın. Korkma, ifade et duygularını...

23 NİSAN VE ANILAR...

BUGÜN 23 NİSAN, NEŞE İLE DOLUYOR İNSAN...

''Bugün 23 NİSAN, Neşe ile doluyor İnsan'' diye başlardı dizeler, çocukluğumda yapılan törenlerde okunan şiirlerde. Ben ilkokuldan itibaren hep Mehter Takımlarında, Okul Bandolarında ya da Milli Marşlar okuyan Okul Korolarında ve Okul Orkestrasında görevler aldığım için neredeyse her törene giderdim. Çok da keyif alırdım. O günlerden aklımda kalan ilk satırlar bunlar. 23 Nisan olduğunda aklıma ilk önce bu dizeler geliyor.

''Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan'. Gerçekten de 23 Nisan neşe ile dolunan bir gün benim için. Bu sabah uyanınca yine aklıma bu dizeler geldi. Ve tabii ki hiç unutadığım bir olay daha. O 23 Nisan'da; teyzemin Kumburgaz'daki yazlığında kuzenim ile geçirdiğimiz bir 23 Nisan günü vardı ki, nasıl bir gaza geldiysek o gün denize bile girmiştik. Sonrasında 1 hafta boyunca 'bütün dudağım uçuklarla dolu' halde işe gitmek zorunda kalmıştım. Bu sabah kalkınca aklıma o olay geldi. Sordum kendime 'Bugün de girebilir misin denize, o günlerdeki gibi?' Sanmıyorum. Güneyde Antalya ya da Alanya'da olsam belki? Kim bilir?

Neyse, Bugün 23 Nisan, hep neşe ile doluyor İnsan... Önemli olan bu...

BUGÜN 23 NİSAN, NEŞE İLE DOLUYOR İNSAN...

Bugün 23 NİSAN 2013 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bütün TÜRKİYE'nin Bayramını içtenlikle ve sevgi ile kutluyorum. Güzel Dünya'mızda yaşayan bütün güzel kalpli Çocuklarımızın bu güzel Bayramını ayrıca tebrik ediyorum.

Bizlere bu güzel günü armağan eden Yüce Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve Komutanlarına, Silah Arkadaşlarına, Büyük Millet Meclisi Kurucuları ve Üyelerine, O acı ve mücadele ile dolu birlik günlerini yaşayarak bizlere bugünlerimizi armağan eden Fedakar Dedelerimize, Ninelerimize yani Yüce Atalarımıza sevgi ve saygılarımı sunarım... Bayramımız Kutlu Olsun Sevgili Dostlarım... 

Bugün 23 Nisan, neşe ile doluyor İnsan...

GERÇEK ŞİFA, ŞİFAYI ALANIN ANLAYIŞINDA GERÇEKLEŞİR...

GERÇEK ŞİFA, ŞİFAYI ALANIN ANLAYIŞINDA GERÇEKLEŞİR...

Ne kadar istesen de; gerçek anlamda kendilerini değiştirmeye, dönüştürmeye, farklı olasılıklara açmaya niyeti olan insanlar dışında kimseye yardım edemeyeceğinin farkına varmalısın. Şifayı almakta zorlananlar; hem alıştıkları düzenin devam etmesini hem de mutluluğu sonuna kadar tatmayı isteyenlerdir. Bir tarafları ile köklerinden ayrılmaz birşekilde bağlı oldukları, alıştıkları kendi düzenleri içinde kalmayı arzularken, diğer tarafları ile de sonsuzluğun sonsuz nimetlerinin ayaklarına gelmesini bekleyerek ve umarak yaşamlarını sürdürmeye devam etmek isterler. Ne yaparsan yap, yaptığın yüzeyde kalacaktır. Kökte, asıl olanda değişim, dönüşüm ve şifa; ancak O olanların farkına vardığında, gerçekten şifaya kendini açtığında ve istediğinde gerçekleşecektir. 

Gerçek şifa, şifayı alanın algısında ve anlayışında gerçekleşir. Hakiki anlamda şifaya kavuşması gereken tek şey, şifayı alan kişinin algı ve anlayış düzeyidir.

4 Nisan 2013 Perşembe

YAŞLI ADAM VE CEFAKAR BİSİKLETİ...



Ekmek ile balık tutmaya çalışan Yaşlı Adam ile onun sadık ve cefakar biraz da sahibi gibi yaşlanmış Bisikleti, arkada Bostanlı Arabalı Vapur İskelesinde sırasını bekleyen Arabalı Vapurlar. Deniz ile Güneşin kardeşliğine eşlik eden soğuk, soğuk esen Rüzgarın sesi kulaklara şarkılar söylüyor... Hey Dünya hey... Ne yaşamlar yaşanıyor senin kollarında. .. Her biri ayrı hikaye... Yaz yaz bitmez ki...

BOSTANLI SOKAKLARINDA YÜRÜYORUM...



Bostanlı sokaklarına günün son ışıkları vurmaya başlamış, ışıldayan lambalar var yollarda ve evlerde artık. Vakit akşama dönmekte. Kahvehanelerde yorgunluk çayları ve kahveleri yudumlanırken, yüzlerde günün yorgunluğu var...
Açıkhava Tiyatrosu hemen sol tarafta, tamirat ve yenileme çalışmaları sürüyor, harika görünüyor, Ustalar perdeleri takmaya çalışırken tek tük insanlar kaldırımları adımlıyorlar. Ben de aynı kaldırımlardan yoluma giderken arkamdan esen Ege rüzgarının kokusunu karabiber ağaçlarının dallarından gelen rayihalarla karışık içime çekiyorum.

İçimden geçen güzel duygularla 'Sevgili İzmir, sen ne kadar da güzelsin' diyorum ve sırtımda çantam, elimde valizim sakin adımlarla yürüyorum...

LALELER AÇMAYA BAŞLADI...



Laleler açmaya karar verip baharın müjdecisi oldular. Hayatın aydınlık yüzü kendini yeniden göstermeye başlıyor. Bahar geliyor, renkli ışıklarını ciceklerden yansıtan Güneş yüzünü daha fazla göstermeye niyetleniyor. Şimdi sıra size geliyor, renklerinizi ve yeteneklerinizi hayata sunmanin tam vakti geliyor...

HER ŞEY KAYNAKTAN ÇIKAR ONA DÖNER...

Her şey Kaynak'tan çıkar ve Hayat'ın içine akar. Ve tekrar Hayat'ın içinden Kaynağa akarak geldiği yere geri döner, yani Yuva'sına. Artık başlangıçtaki şey değildir, yeni bir hale dönüşerek geri dönmüştür oraya. Tekamül ederek dönmüştür. Tekamül yolunda; yeni dersler vardır belki de tez vakitte, kim bilir? 

ENERJİNİZE BAKTIĞIMDA...



Sevgili Dostum;
Sizin enerji alanınıza baktığımda, daha çok iç dünyanızda vakit geçirdiğinizi görüyorum. Diğer taraftan oldukça Duygusal bir yapıya sahip olduğunuzu, irade ve gücünüzü çok kullanamadığınızı izliyorum. Enerji alanınızda dengeye geldiğinizde dolayısıyla bolluk ve bereketi de almaya başlayacak duruma gelmiş olursunuz. Enerji alanını düzenleyici çalışmaların hepsi insanın bolluk ve berekete daha rahat ulaşmasını doğal olarak sağlar. Çünkü sizin zaten her yerde var olan bolluk ve bereketi görmenizi, onu hak ettiğinize dair şuurunuzda açılımların oluşmasına yol açar.

DUA ETMEK GÜZELDİR...

 Sevgili Dostum; dua etmek çok güzel ve faydalıdır, ama dua etme şekliniz çok önemlidir... Hep olumsuz durumun düzeltilmesini istemek yönünde dualar yapıyorsanız bunlar size faydadan çok zarar getirebilir...

Zaten her an korunuyorsunuz ve her yerde bereket-bolluk var. Onu almayı hak edip etmediğinizi ne kadar düşünüyorsunuz?

Önce Tanrının zaten bolluk bereketi her zaman size ve diğer insanlara verdiğini ve sizi koruduğunu, gözettiğini anlamalısınız. Onu dualarınızda istemek alamadığınıza olan zannınızı gösteriyor olabilir. Burada verilmeyen bir şey mi var yoksa alınamayan-görülemeyen mi bir şey var? Ne dersin...

HER ŞEY SİZE VERİLECEKTİR, AMA...



Sevgili Dostum;

Öncelikle, kendinizi sevmeyi, değerli görmeyi, var oluşunuzu kutsamayı, kendinize saygı duymayı öğrenmelisiniz ve iradenizi gerçekten istediğiniz şeye odaklayarak gücünüzü bu yönde kullanmayı ve duygularınızı açık açık ifade etmeyi öğrenmelisiniz. Her şeyi hak ettiğinizi anlayacak şuura geldiğinizde, eyleme geçtiğinizde ve almaya kendinizi tam anlamı ile açtığınızda her şey size verilecektir...

HAK ETTİĞİNE İNANIYOR MUSUN?



Sevgili Dostum;
Aza kanaat ediyorsunuz, daha fazlasını hak ettiğinize tam inanmıyorsunuz ve eyleme geçemiyorsunuz.. Yeterince güçlü irade, istek ve arzuya sahip değilsiniz. Hak ettiğinize inanmıyorsunuz. Bunu hep bekliyorsunuz. Başkalarının sizi anlayıp, onaylayıp, sevip, vermesini ama onlar da hiç vermiyorlar ve belki de hiç vermeyecekler... Tamam da neden hep böyle oluyor, merak ediyor musun?