22 Ocak 2013 Salı

KAFASI ÇOK KARIŞMIŞTI...

Kafası çok karışıktı, ne yapacağını bilemiyordu, neyi neden yaptığının bile farkında olmadan oradan oraya koşturup duruyordu sanki. Evet, bir çok yönden rahattı ama ona göre halledilmesi çok zor olan şeyler vardı. Bunları saklaması, kimseyle paylaşmaması istenmişti ondan hatta çocuğundan bile... Ama unuttuğu bir şey vardı, çocuklar hemen anlardı olan biteni, kim bilir belki de çocuğu da onu üzmemek için zaten bildiği (ama kendisinden saklanıldığı sanılan) şeyi bildiğini onu üzmemek için sanki bilmiyormuş gibi yapıyordu.

Üzerindeki yükün ve sandığından daha fazla altında ezildiği gerçeklerin ağırlığı altında ezildiğinin farkıda da değilmiş gibi davranarak; sürekli hastalandığından, yorgun olduğundan vb. şikayetlerinden söz edip duruyordu. Aslında kendine ve enerji alanına olanlardan haberi yoktu. Etkileniyordu işte bu yükün ve sahte yaşamının yarattığı yıkıcı alanın etkilerinden. Ama kafası o kadar karışıktı ki ona yardım etmek isteyenlere bile duyarsızlaşmıştı. 

Bir yandan da içinde bulunduğu durumu kabul etmekten korkuyor, kendi içinde inkar ediyordu gerçekleri. Bahaneler yaratıyordu. Sanki o orada değildi. Sanki o yoktu orada. Var olmak ona göre değildi. Var olabilmesi için önce kendinin farkında olması mı gerekiyordu? Kafası iyice karışmıştı... 

Sonra gel dedi adam, sana şimdi yardımcı olamıyorum... Gerçekten yardım almak istediğinden bile emin değilsin... Bu durumu kendi içinde bir düşün, neleri kabul edebileceksin bir bak. Haydi, korkmana gerek yok, sadece biraz daha düşün ve içine bak... Gerçeklerle yaşamaya alış, içinde ve dışındaki hakikati gör... Bunu başarabilirsin...

Tamam dedi kadın, düşüneceğim. Yavaş adımlarla kendi hayatına doğru yürüdü gitti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder