4 Temmuz 2012 Çarşamba

ŞİFALANMAK YENİDEN AKIŞKAN HALE GELEBİLMEKTİR...

Yapılan her çalışma bir birinden farklı oluyordu. İlk zamanlar anlamakta zorlanmıştım. Bu fark nereden geliyordu acaba? Benden mi kaynaklanıyor, yoksa benim anlayamadığım farklı bir nedeni mi var acaba? diye düşünüyordum içimden çoğu kez.

Bir çalışmada coşup giderken, zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmaksızın, adeta çalışmaya katılan herkesin sarhoşcasına kendinden geçtiği, sevginin derinden hissedildiği ve gözyaşlarının aktığı anlar yaşanırken, diğer bir çalışma; sakin, daha ağır başlı ve sessiz geçebiliyordu. Neden böyle oluyordu...? 

Unutmamalıyız ki her enerji ile yapılan çalışmada 3 taraf var. Asıl olan tabiidir ki enerjinin kendisi, şifanın geldiği Kaynak'tır. İkinci taraf şifaya aracılık eden Pratisyen/Uygulayıcı olacaktır ve üçüncü taraf ta tabii ki şifayı alan veya kabul eden kişi olacaktır. 

Uygulayıcının o anki hali, durumu, bilinç seviyesi, algısının açıklığı, olaylara bakış tarzı şifa çalışmasını etkilemektedir. Bu kesin bir gerçektir. Ancak en önemli faktör genellikle şifayı alan kişinin çalışmaya kendini açması, şifayı kabulleniş seviyesi ve şifaya kendini bırakabilmesidir. 

Gerçek şifacı kimdir? sorusunun cevabı da burada ortaya çıkmaktadır. Bütün yazılı kaynaklarda bu açıkça belirtilmekle birlikte özellikle şifanın içindeyken bu durumu yaşamak çok farklı bir hissiyattır. 

Bana göre 'şifalanmak' sanki yeniden 'akışkan' hale gelebilmektir. Hayatın içinde; çocukluğundan (hatta annesinin karnında) itibaren yaşadığı bir sürü deneyimlerin, konulan kuralların ve çoğu zaman bir sürü zanlarla oluşturulan yaşam kalıplarının ve şablonlarının etkisi altında ezilen insan dediğimiz varlık, katılaşmakta, enerji akışını yavaşlatmakta ve çoğu kez bir çok alanlarda blokajlar yaratarak 'yaşamın akışkanlığına' adeta ket vurmaya çalışmaktadır. Yaşam bir yandan akıp giderken belki de çoğu kez farkına bile varmadan kendi içinde bilmeden akışkanlığını durdurmakta, hayata ters açılardan yaklaşarak 'enerjisini boşa' harcamaktadır. 

Minik bir enerji seansında bile bunu hissedebilmek mümkün iken hayatın içinde bunun etkileri çok daha fazla olabilmektedir. Ama işin daha acı olan yanı; bu durumu kendi içinde yaratan insanın bu durumun farkına bile varamadan kendi yarattığı yaşam hapishanesinde, kendi koyduğu kuralların içinde boğulmakta olduğunu anlayamamasıdır.

Özellikle şifaya kendini bırakabilen, alçak gönüllü bir şekilde kabul gösteren ve de şifayı gerçekten arzulayan kişilerle çalışmalar bir su misali akıp geçerken, bir çok şeyi bildiğini sanarak çalışmaya aslında inanmayan, zorla getirilmiş ya da mantığının ve şüpheci zihninin olumsuz kalıplarını bir yana bırakamayan dostlar ulaşılması beklenen derinliğe varmakta zorlanmaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder