3 Temmuz 2012 Salı

YAŞAM BİR ARMAĞANDIR BİLENE...

''Yaşam'' sana, bana, bitkilere, hayvanlara belki de yaratılmış olan ve yer yüzünde var olan her şeye, herkese yani tüm varlıklara verilmiş olan en büyük armağandır. Ama farkına varabilmek gerekir yaşadığının ve yaşamın içinde olanların. 

Bazen insan elinin altında, ya da yanı başında duran canlı cansız ne varsa farkına bile varamadan sanal problemlerin içinde kaybolur gider. Yaşama bakarken aklı nerelerdedir kim bilir? Ya parayı, ya kaybettiği bir şeyi ya da babasından yediği azarı düşünür durur... Yanı başında açan çiçekleri, yem yeşil çağladan sarı bir kayısıya dönüşen ağacın bereketini, büyüyen çocuğunu, göklerde uçuşan ve yaşamaktan zevk alarak bir birleri ile yarışan kuşları, güne son ışıklarını vererek batmakta olan Güneşi ve arkasından yavaşça süzülerek parlayan Ayın silüetini göremez...

Her gün aynıdır onun için ve yaşamın renkleri solmuştur gözlerinde. Sadece sorunlar, problemler, yükler, sıkıntılar, baskılar, ifade edilemeyen duygular, içe atılan öfkeler, affedemeyeceği insanlar, belki de mükemmel olamadığı ve olamayacağına inandığı için hiç bir zaman sevemeyeceği kendisi vardır kafasının içinde oynayan sanal tiyatroda...

Halbuki yaşam her gün yeni bir ışınımla doğar yeniden, kuşların cıvıltıları, köpeklerin havlamaları, horozların ötüşü ile, mucizeler vaat ederek, her durum, her insan ve her canlı için... O zaten gecenin en karanlığında bile yanı başımızda bizimledir, içindeki bütün potansiyeli ile birlikte, kulağımıza fısıldar, vermeyi vaat ettiği güzellikleri anlatır bizlere... Ama duyamayan kulaklara ne söylese nafile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder