25 Ağustos 2012 Cumartesi

HAYATIN VE DOĞANIN İÇİNDEKİ BENZERLİK VE YETENEKLER HAKKINDA BİR DENEME...

Doğanın, tabiatın içinde amaçsızca gezmeyi dolaşmayı severim ve boş gözlerle bakarım etrafıma. Etraftan gelen her şeye açarım kendimi ve bilirim ki benim dikkatimi çekecek bir şeyi hemen algılayabilirim. Ben farkına bile varmadan bir şey benim dikkatimi çeker ve eşleşir beynimin ya da zihnimin içine kayıtlı bir duyusal faktörle. Bu görsel, hissi, duyusal, dokunsal, tadsal ya da kokusal olabilir.

Böyle bir yeteneğim olduğunu bilerek salarım kendimi gittiğim her yerde. Algılarım açıktır o anda ve gelen hiç bir şeyi kontrol etmeye çalışmadan boş bir bakışla bakarım bulunduğum ortama ve hemen bilgiler gelmeye başlar bana ve zihnimde eşleştirmeler oluşur kendiliğinden. Bu nedenle şehrin en umulmadık noktalarında gezerken hiç aklıma bile gelmeyen bir sanatçıyı, sporcuyu vb. hemen tanırım, küçücük bir detayından yakalarım açık algılarımla.

Bununla ilgili bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim; günlerden bir gün gece saat 00.30 sıralarında İstanbul'un bir sahil semtinin parkında gezinirken ağaçaların altındaki bir bankta bir adamın kafasının karanlıktaki izdüşümü dikkatimi çekti ve o anda içimde gerekli eşleştirme yapılmıştı bile, evet bu O idi, yani Orhan GENCEBAY idi o kafanın sahibi olan kişi. Gerçekten doğru mu diye merak ederek yanına doğru gittim ve yüzünü görebilecek kadar yaklaştım karaltıya. Evet aynen hissettiğim gibi karanlık, kuytu bir köşede, halkın içinden bir kişi ile belki de hayranı ile sohbetediyordu Orhan GENCEBAY.

Bu bende o kadar gelişmiş bir durumdur ki (belki sizde de aynı durum vardır) daha önce gördüğüm bir kişiyi ona has bir hareketinden hemen tanıyabilirim. Mesela bir futbolcuyu yüzünü görmeden bile koşma şeklinden, topa vuruşundan, bir şarkıcıyı elinin küçük bir hareketinden hemen farkedebilirim kalabalık arasında olsa bile. Bazen düşünürüm ve gülerim kendi kendime ''Acaba magazin gazetecisi, ya da fotoğrafçısı mı olmalıydım?'' diyerek...

Bazen de doğanın içinde boş-boş dolaşırken gördüğüm bir kaya, ya da bulut, ya da ağacın olağanüstü çağrışımlarını hissederim içimin derinliklerinde. Eşleştiririm bilinçaltımın yardımıyla bunları bende olan bir şeylerle.

Aslında işin özü şu ki insanların kendine has bir çok yetenekleri var ve insan oğlu çok değerli bir varlık...Her birimizin ayrı yetenekleri, istidatları var, belki de önemli olan bunların farkına vararak, kullanabilmektir...

Aşağıdaki fotoğrafları da yine Karaman-Mut seyahatimde çektim; bir kartal başı, bir uzaylının kafası, küçük bir taş üzerindeki sanki bir İmparator'un el sallayışı vb. Bunlar hep doğanın içinde aynı günün devamında yakaladığım şeyler..

Siz de deneyin bakalım neleri yakalayabileceksiniz...

Haydi kolay gelsin Dostlarım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder