24 Şubat 2013 Pazar

BANA İNAN...

BANA İNAN...

Her olay sende bir iz bırakıyor. Bazen insanlar seni acımasızca yaralıyorlar. Hiçe sayarak üstüne basıp geçiyorlar pervasızca. Ve sen bir yemin ediyorsun bilerek, ya da bilmeyerek ve diyorsun ki içinin en derinlerinden; 

''Eğer ben kalbimi bu insanlara bir daha sonsuz bir sevgiyle korkmadan açarsam daha büyük yaralar alırım, belki de bir daha ayağa kalkamam, bırak o zaman böyle açmayı kalbinin kapılarını. Kapat sonuna kadar kalbinin kapılarını.'' 

Sonra da önüne duvarlar örersin yüreğinin; tuğladan, betondan, demir ve çelikten. Bazen yüz metre, bazen üç yüz metre kalınlığında kim bilir belki de bin metreye varan duvarlar. İşte artık güvendesin. Öyle değil mi. Ama ne güvenlik ya! Soğuk duvarlar arasında, yalnız ve umutsuz. Kapını çalmak isteyenler değil kapıyı çalmak, yanına bile yaklaşamazlar. 

Ellerin soğumuş artık ve kalbin buz tutmaya başlamış soğuktan. Böyle yaşamaya alışabiliyor musun? Zor bir yaşam bu öyle değil mi? Ama tabii ki güvenli...!

Sen bilirsin Dostum, bu yaşam sana ait, kapıların ardında atmakta olan sevgiye hasret o gönül de öyle...

Her zaman bir yolu var duvarlardan çıkmanın, yeniden sevgiyle sarılmanın, kendini ve insanları kusurlarıyla sevmenin...

Asıl o zaman zaten hep güvende olduğunu bileceksin... Bana inan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder