20 Kasım 2012 Salı

MÜZİK İLE ŞİFA TERAPİSİ, GARİBUR VE YAŞAR CANÖZDEN İLE KEYİFLİ DAKİKALAR...


Efendim, günlerden cumartesi, İzmir'deyim ve Kuantum Düşünce ve Yaşam Merkezi İzmir Şubesi'nde gerçekleştirdiğimiz Quantum Touch Sertifikalı Uygulayıcılık Eğitiminin birinci gününü güzelliklerle bitirmenin keyfini yaşadığım saatler ve birden telefonum çalıyor, önce tanıyamıyorum arayan bayanı ve o kendini tanıtıyor. Evet o ses sevgili Müzik Terapisti Yaşar Canözden Hoca'nın eşine ait, arkadan da Yaşar Hoca'nın sesi geliyor, onlar da İzmir'deler ve yeni bir Şubeyi İzmir Alsancak'ta açmışlar ve çay içmek için davet ediyorlar. O gece bir öğrencimin Tiyatro Gösterisine (ki onu da anlatacağım) gideceğim için ertesi gün için sözleşiyoruz. 

Ertesi gün Alsancak'taki Müzik Terapi Merkezi'ndeyiz, Yaşar Hoca masasında ben de karşısında oturuyorum, Garibur adını verdiği yaylı tambura benzeyen kendi yapımı müzik aletini alıyor duvardan ve çalmaya başlıyor, ama nasıl bir çalmak, çalmıyor da sanki konuşuyor benim içimdeki enerji bedenim ile, sevgili Garibur'dan çıkan sihirli nağmeler ile enerji bedenim içten-içten dalgalanıyor. Sonra, başlıyor  Yaşar Hoca anlatmaya;

-Otistik çocuklarla yaptığı 4'ncü boyuttaki çalışmalardaki başarılarını ve kullandığı yöntemi heyecanla anlatıyor ve anlatırken gözleri parlıyor, hatta ağlayacak gibi oluyor, çok yeni bir yöntem ama çok etkili diyor.

-Yaşadığı gizem dolu olayları anlatıyor, neler yaşadığından bahsediyor, her biri mucizevi sürprizler ile dolu olaylar, heyecanlanıyorum dinlerken ve tekrar anlattırıyorum...

-Benden, ismimi mikrofona 3 kez söylememi istiyor ve hemen aletler aracılığı ile frekansları ölçüyor ve Kur'anı Kerim'deki bir Sure ve Ayetin frekansı ile eşleştiğini bularak, Sure hakkında ve Ayet hakkında bilgi veriyor ve Ayeti bana 3 kez dinletiyor ve ben artık başka bir boyuttayım, oradayım ama başka bir modda. İnanılmaz bir duygu, sevinçle yapılan gülmeyle karışık ağlamalar birbirine karışıyor... Anlatmak mümkün değil, yaşamak lazım demek daha doğru olur...

-Sesimin farklı boyuttaki söyleniş şeklini yaratıyor ve 4 kez söyletiyor makineye ve ben etkileniyorum bu sesten; sağa, sola, öne, arkaya gidip-geliyorum sıçrayarak...

-Haydi şimdi de senin Mandala'nı bulalım diyor ve başlıyor çalışmaya keyif ile, izlerken insan keyif alıyor onun bu konudaki çalışma sevgisinden ve çıkartıyor benim Mandala'mı ve saymaya başlıyor kenarlarını, birden içimden bir ses 16 diyor, aynı anda Yaşar Hocanın eşi de 16 diye tahmin ediyor ve sayımın sonunda Yaşar Hoca 16 diyor hepimiz şaşkınız, ortaya renklerle bezenmiş bir şekil çıkıyor, başlıyor ağlamaya Yaşar Hoca heyecandan, yanında ben de boş duramıyorum tabii ki...

-Yaptık bir şeyler ama tam yapalım diyor ve benim hangi Çakra'mın etkisi altında olduğumu tespit etmek  için başımın üzerinde çalışıyor aletleri ile çıkartıyor beyin haritamı, eşleştiriyor Çakra'larla ve yine heyecan fırtınası ile gözlerde yaşlar var. Çıkan sonuç bizde saklı...

-Konuşmalar hiç bitmiyor, yorumlar, görüşler ve zaman akıp gidiyor saat 00.15 olmuş ama biz farkında bile değiliz...

Elimde kayıtlarını yaptığı CD ve yola çıkıp kaldığım yere bırakıyor beni, ayrılmak gelmiyor Müzik Terapi Merkezi'nden insan, ama tekrar görüşeceğiz ya, işte bu çok iyi diye düşünüyorum içimden...

Teşekkürler Yaşar Hoca, Müzik, Elektronik, Bilgisayar, Şifa'yı birleştiren adam, Üstad... 

Sevgiler ve saygılar olsun sana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder