İsteriz ki; bizim yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşamasın, bizim çektiğimiz dertlere, aşağılanmalara bebeklerimiz katlanmasın. Daha iyi okullarda okuyarak, daha çok çalışarak bizim ulaşamadığımız işlere, mevkilere, paralara onlar ulaşsınlar.
Korumak isteriz yavrucuklarımızı hayatın baskısından ve zararlı taraflarından. Güçlü olmaları için motive ederiz çoğu zaman ve defalarca tekrarlarız kendi hayatımızdan da örnekler vererek hiç bıkmadan, usanmadan. ''Bak benim çektiklerimi gör ve sen de benim gibi olma, güçlü ol hayatın içinde ve kimseye muhtaç olma, eşine asla muhtaç olma, kendi ayakların üzerinde dur, kendi söküğünü kendin dik, arkadaşlarından daha iyi olmalısın, bak bunu güzel yapmışsın ama şöyle yapsaydın daha iyi olmaz mıydı?'' gibi sözde motivasyon cümleleriyle bombardımana tutarız küçüklerimizi.
Ama farkında
mısınız hep ters etkiler yaratır ve baskı altında bırakırız
çocuklarımızı. Onlar bizim söylemlerimizden yanlış anlamlar çıkartırlar
çoğu zaman. İçlerinden düşünürler siz farkına bile varmadan;
''Annem-Babam benim zayıf olduğumu, yetersiz olduğumu düşünüyor, Haaa!
daha iyi olmalıyım, demek ki eksik yanlarım var. Evet güvende olmak için
garanti para alacağım bir Devlet Dairesinde çalışmalıyım, onun dediğini
yapmazsam yalnız kalırım, bana kim yardım eder? Güçlü olmak için
arkadaşlarımdan daha iyi olmak için daha çok çalışmalıyım, her şeyin en
iyisini ben bilmeli ve yapmalıyım, ama yapamam'' gibi yıkıcı,
zayıflatıcı, karanlık cümleler kafalarında dolaşmaya başlar ve zaman
içinde (kendilerinde zaten mevcut olan) yaşama sevinci, sevgi, saygı,
cesaret ve güçlerini kaybetmelerine neden olmuş oluruz.
Acı olan şu ki;
neyi amaçlamıştık, neyi elde ettik, neden böyle oldu, nerede hata
yaptık? Çoğu zaman bunlara verecek bir cevabımız da yoktur. Ne eksiktir
yaptıklarımızda? Üç-beş kelimede özetlesek belki yeterli olmaz ama olsun
biz yine de yazalım, siz de gerisin bir kaç kelime ekleyin artık; çocuklarımızın hayatlarına, yeteneklerine, güçlerine zaten doğuştan
Yüce Yaratan tarafından onlara verilmiş olan tüm özelliklerine duyduğumuz
''Saygı, sevgi, anlayış, güven, inanç ve teslimiyet.....''
Aslında bunu
sadece çocuklarımıza değil belki de temelde kendimize de duymuyoruz...
Belki daha fazlasına da? Ne dersiniz...?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder