8 Şubat 2012 Çarşamba

İYİ ÇOCUĞUN YOLCULUĞU...


Aslında daha çok gençti ama istediği pek çok şeye sahip olmuştu şimdiden. Evi, arabası, çocukları, iyi bir eşi ve işi vardı. Yani mutlu, huzurlu olmaması için hiç bir sebep göremiyordu. Yine de içinde bir huzursuzluk olduğunu hep hissediyordu ama adını bir türlü koyamıyordu. Ne yapacağını da tam bilemiyordu. Neydi hayatında eksik olan? Bunun cevabı neydi? Somut bir cevap var mıydı ki?

Şöyle dönüp bir hayatına göz attı, çocukluğu gayet güzel geçmişti. Evet delikanlılık dönemlerinde ufak tefek sorunları olmuştu, ama hepsini de aşmıştı artık, yaşı tam da yolun yarısı denen yere doğru gelmişti. ''Bir şeyler eksik ama ne eksik ?'' diye sorar olmuştu yakın zamanlarda.

Çok sevdiği bir arkadaşı vardı, O'nda bu aralar belli belirsiz bazı değişiklikler görmüştü, sanki O eski O değildi, bir şeyleri değişik geliyordu, yavaş yavaş şifa çalışmaları da yaptığını görmüştü. Bir defasında, sırt ağrısını da geçirivermişti anlamadığı bir şekilde. Ellerini koymuştu sırtına ve ağrının yavaşça yok olduğunu hissetmişti ve sormuştu hemen arkasından ''Neydi bu yaptığın ?'' ve arkadaşı ''Enerji, ellerimden enerji aktığına inanıyorum artık'' diye cevaplamıştı. ''Geçen gün bir adamdan yardım aldım da, bana çok iyi geldi, hatta uzun süredir ilaçlarla yapamadığım şeyi o adamla bir seansta hallettim'' diye eklemişti ardından. İşte o günden sonra bir şeyler olmaya başladığını hissediyordu hem kendi içinde hem de  hayatında...

''Beni de götür'' dedi genç adam arkadaşına ve birden onun yanında buldu kendini. Adam enerji alanına iyice baktıktan sonra bir sürü yorumlar yapmıştı. Genelde hepsi de doğruydu, işin garibi adamı ilk defa görüyordu ama onun hakkında her şeyi bir bir anlatıyordu adam. Şaşkındı, neyi, nasıl yaptığını bilmeden sadece güvenmiş ve bırakmıştı ona kendini. Ama söylediği bir şey onu derinden etkilemişti ''Sen hala Annenin küçük çocuğusun, ona görünmez bağlarla bağlısın ve hala büyüyememişsin, gücünü tam kullanamıyorsun ve iyi çocuğu oynayarak hayatında kendinle ilgili hiç bir şeyi tam olarak yapamıyorsun, eğer yaparsan başkalarını üzeceğini, güvende olamayacağını hissediyorsun'' demişti adam. Evet her sözü doğruydu, yolu yarılamış olmasına rağmen hala kendini çocuksu hissediyordu ve hep ikinci planda kalıyordu hayatında, hep birilerinin onayını bekliyordu nedense. Birden kafasına dank etmişti; ne yapması gerektiğini, neden biraz da olsa mutsuz-huzursuz olduğunu ve bir şeylerin yolunda gitmediğini ufaktan da olsa anlamaya başlamıştı...

Artık yeni bir hayata başlaması gerekiyordu, hayır demesini öğrenmeli, hayatını kendisi için; kendi doğrularına, sezgilerine, iç sesine uyarak yaşamaya başlamalıydı. Hep vermişti artık almayı da öğrenmeli ve biraz da ön plana çıkmalıydı, kendini daha çok sevmeliydi. Anlamıştı; ''Kendini sevmek bencillik değildi, kendini sevemeyen kimseyi sevemezdi, hatta sevilemezdi de'', duygularını ifade etmeye başlamalıydı yavaş yavaş ve daha bir sürü şey ...

Daha şimdiden hissediyordu içindeki kıpırdanışları ve vücudunda hareket eden enerjiyi kıpır, kıpır...
Ne güzeldi aslında yaşamak, var olmak, anda kalabilmek ve akmak hayatla kendini severek ve kendisi olarak... Değişmeli, dönüşmeliyim diye konuşuyordu içinden ben değişirsem çevremdekiler de değişecek...

Yol uzundu arabasında çalan hafif müziği dinlerken kafasında hoş düşüncelerle yola çıkmıştı...

Yuvaya doğru...


Hüseyin Turgut SAYIN,

Bahçeşehir/İSTANBUL, 08.02.2012




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder